İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve sünnet, bazen bir takım kişi ve gruplar tarafından ulaşmak istedikleri amaç ve gayeler doğrultusunda kullanılmaktadır. Bununla beraber bu iki kaynak bazı kişiler tarafından zamanla insanları etkilemek veya saflarına çekmek arzusuyla rüya, ilham, keşif, keramet ve bazı yayınlarla işlevsiz hale getirilmektedir. Bu yöntemi, bilinen büyük yapılardan ayrı bazı marjinal tiplemeler de kullanmaktadır. Bunlardan insanlığın kurtuluşu için kendilerini birer ruhanî otorite olarak kabul eden Adnan Oktar, Serdar Çiftçi, İskender Evrenesoğlu ve benzerleri, dini bilgiyi aktarmada subjektif tecrübeleri dinin birer kaynağı olarak görmektedirler. Aynı zamanda kendilerini huzurun kaynağı olarak göstermektedirler. Halbuki tarih boyu bu iddialarda bulunan yüzlerce kişi gelip geçmesine rağmen, onların dedikleri huzur ortamı oluşmadı aksine bunların kendileri huzursuzluğun sebebi oldular. Şu an bile çalışmamızda isimlerini belirttiğimiz kişiler, onlarca mağdur aile oluşturmuş olup hukuki soruşturmaları devam etmektedir. Nihayetinde bu tiplemeler İslam alemine birlik ve huzur yerine tefrika ve buhranlı yaşam sunmaktadırlar. Çalışmamızda gün geçtikçe sayıları katlanan bazı marjinal mehdî tiplemelerini ve söylemlerini analiz etmeye çalışacağız.
The Qur'an and sunnah, the main sources of Islam, happen to be used in favour of personal goals and intentions for some people and/or groups to achieve. However, in order to influence people and to bring them to their fronts these two sources by means of dreams, oracles, prophecies and some publications become eventually disfunctional. Some marginal types, apart from large familiar structures, are using this method as well. Adnan Oktar, Serdar Ciftci, Iskender Evrenesoglu, and so on, who define themselves as spiritual authority for the salvation of mankind, regard their subjective experiences as a source of religion in the transmission of religious knowledge. At the same time they introduce themselves as the source of peace. Despite hundreds having been in the same allegation throughout the history, none brought any peace, yet they themselves were the cause of trouble. Even now, the aforementioned names in our work, victimised dozens of families and their legal investigations are still ongoing. Ultimately, these typologies offer nothing but dissension and depression to Islamic world instead of peace and unity. We intend to analyse some of these day-by-day-multiplying marginalised Mahdi typologies and their discourses.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2018 |
Submission Date | March 8, 2018 |
Acceptance Date | June 10, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 16 Issue: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.