This article deals with ‘Adud al-Dīn al-Ījī’s erroneous attribution to Sayf al-Dīn al-Āmidī in his Kitāb al-Mawāqif that the eternal creation can be caused by a free-choosing agent (al-fāʿil al-mukhtār). Al-Ījī affirms a consensus between the Kalām-philosophers and Falsafa-philosophers that the eternal world can only be created by a necessarily-emanating agent (al-mūjib bi adh-dhāt). However, al-Ījī argues that al-Āmidī holds a contrary view on this issue, claiming that the eternal world can be created by a free-choosing agent. The article shows that al-Ījī’s ascription is false and that al-Āmidī did not hold such a view. In his analysis, al-Ījī asserts that al-Āmidī holds the view that intentional (qaṣd) creation is the same as necessarily emanating creation with respect to the priority and posteriority of cause and effect. The possibility of an essential priority (al-taqaddum bi’dh-dhāt) between cause and effect suggests that an eternal effect can be caused by a free-choosing creator. To evaluate whether al-Āmidī indeed upholds this position, this article examines whether he maintains the principle that the absence of the intended effect is necessary for the possibility of intention. The article argues that as long as al-Āmidī adheres to this principle, he cannot be accused of holding the position attributed to him by al-Ījī. This article traces the development of this misattribution in the post-classical period, showing that it largely arises from the transmission and interpretation of al-Ījī's statements in Kitāb al-Mawāqif. Al-Jurjānī points out that some people support al-Āmidī’s pseudo-opinion, conciliating the mukhtār – mūjib theories. This study argues that the person who should come to the fore is not al-Āmidī but Naṣīr al-Dīn al-Ṭūsī, who reconciles mukhtār and mūjib theories. Extending the concept of mūjib bi adh-dhāt, al-Ṭūsī argued that the Necessary Being is mukhtār in the sense that “if God had not willed it, God would not have created”, but God’s effect is eternal because the antecedent, as that which God does not will cannot come to existence. This conciliatory approach was used by philosophers such as Ibn Kamālpasha to provide religious legitimacy to the theory of mūjib. Āmidī’s so-called view and al-Ṭūsī’s reconciliation are reflected in Mullā Jāmī’s al-Durrat al-fākhira as a projection of philosophical tasawwuf formulated as a theory of creation. Mullā Jāmī argues that the Sufis adopted a theory of creation that is in some ways based on Āmidī’s so-called view, according to which a free-choosing God creates eternally, and the effect is eternal.
Islamic Philosophy Sayf al-Dīn al-Āmidī Adud al-Dīn al-Ījī Eternal creation Naṣīr al-Dīn al-Ṭūsī Ibn Kamālpasha Mullā Jāmī
Bu makale, Adudüddin Îcî’nin Kitābü’l-Mevāḳıf adlı eserinde Seyfeddin Âmidî’ye hatalı bir şekilde isnat ettiği, kadîm eserin muhtâr fâile dayanabileceği görüşünü ele almaktadır. Îcî, kelâmcılar ile Meşşâî filozoflar arasında, mūcib bi’z-zāt tanrı düşüncesinin zorunlu olarak âlemin kıdemini, fâil-i muhtâr tanrı düşüncesinin ise zorunlu olarak âlemin hudûsunu gerektirdiği konusunda fikir birliği olduğunu iddia eder. Ancak Îcî, Âmidî’nin bu konuda aykırı bir görüş savunduğunu ve kadîm âlemin muhtâr bir Tanrı’ya dayanabileceğini ileri sürdüğünü belirtir. Makale, Îcî’nin bu iddiasının yanlış olduğunu, Âmidî’nin böyle bir görüş savunmadığını ve fakat bu hatalı isnadın sonraki şerhlerde aktarıldığını göstermektedir. Îcî, Âmidî’nin kasıtla yaratmada eserin müessiri öncelemesinin zamansal değil, îcâb yoluyla yaratmadaki gibi zâtî öncelik tarzında olabileceğini düşündüğünü iddia etmektedir. Yaratıcı ile eser arasında zâtî öncelik-sonralık ilişkisi ise, kadîm bir eserin kasıtla yaratan bir müessirin eseri olabileceğini vurgulamaktadır. Âmidî’nin böyle bir görüşü savunup savunmadığını tespit etmek amacıyla, onun kasıtla yaratma ile îcâb yoluyla yaratma arasındaki temel farklardan biri olan, kastın vuku bulması için maksûdun yokluğunun şart olduğu ilkesini sürdürüp sürdürmediği soruşturuldu. Nitekim, maksûdun yokluğunun kastın bir şartı olduğu ilkesine göre, kasıtla yaratan bir fâilin kastettiği eserin, sadece zâtî değil, zamansal olarak da öncelik-sonralık ilişkisi içinde bulunması gerekir. Ancak Adudüddin Îcî’ye göre, Âmidî tam da bunun aksini mümkün görmüştür. Makale, Âmidî’nin bu ilkeyi koruduğunun gösterilmesi halinde, böyle bir görüşle itham edilemeyeceğini savunur. Bununla birlikte, Îcî’nin isnadına dayanak olabilecek bir başka noktaya işaret edilmektedir. Âmidî, âlemin yaratılmadan önceki yokluğunun ezelî bir maksûd olup olmadığı sorusunu gündeme getirmektedir. Bu çalışma, bu meselenin gündeme getirildiği pasaja dair bir yorum sunarak, Îcî’nin hatalı bir isnatta bulunduğuna dair gerekçeler sunmaktadır. Ayrıca makale, bu hatalı isnadın müteahhir dönem kelâm-felsefe ilişkisi bağlamındaki serencamını takip etmektedir. Burada temsil gücü yüksek müteahhir dönem kelâm eserlerinden verilen örneklerde, Âmidî’ye isnadın temelde Îcî’nin Kitābü’l-Mevāḳıf adlı eserindeki ifadelerinin aktarılması ve yorumlanmasından ibaret olduğu görülebilir. Bu çalışmada, Cürcânî’nin, Âmidî’nin pseudo-görüşünü destekleyen kişilerin bulunduğuna işaret ederken, aslında ön plana çıkması gereken kişinin Âmidî değil, muhtâr ve mûcibi uzlaştıran Nasîrüddin Tûsî olması gerektiği iddia edilmektedir. Tûsî, İbn Sînâ’nın bazı ifadelerinden esinlenip mūcib bi’z-zāt kavramını genişleterek, Zorunlu Varlık’ın “dilemeseydi, yapmazdı” anlamında muhtâr olduğunu ama dilemediği bir durumun gerçekleşmediği için eserinin kadîm olduğunu savunmuştur. Bu uzlaştırıcı yaklaşıma, İbn Kemâlpaşa gibi düşünürler tarafından mûcib nazariyesine dinî meşruiyet kazandırmak suretiyle atıfta bulunulmuştur. Pseudo-Âmidî ve Tûsî’nin uzlaştırıcı müdahalelerinin bir izdüşümü de Molla Câmî’nin ed-Durretü’l-fâḫire’sinde nazarî tasavvufun yaratma teorisi olarak formüle edilmesidir. Molla Câmî, sûfîlerin Pseudo-Âmidî’ye dayanarak muhtâr olup da eseri kadîm olan bir yaratma nazariyesini benimsediklerini iddia eder.
İslam felsefesi Seyfeddin Âmidî Adudüddin Îcî Fâil-i muhtâr Nasîrüddîn Tûsî İbn Kemâlpaşa Molla Câmî
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Kalam |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | September 6, 2024 |
Acceptance Date | November 29, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 22 Issue: 2 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.