Türk
tarihindeki savaşlar, edebiyata “harp edebiyatı” olarak yansımaktadır. Bundan
dolayı, savaşların ardından yakılan ağıtların, yazılan mersiyelerin yeni bir
bakış açısıyla gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu edebî türlerde savaşların
insanlar üzerindeki etkilerini canlı tablolar halinde bulmak mümkün olmaktadır.
Çankırılı
Ahmet Mecbur Efendi, 1269/1852’de Çankırı’nın Alibey mahallesinde doğmuştur. O,
hem batı tarzı mekteplerde hem de medreselerde eğitim görmüştür. Kendi adıyla
anılan medreseyi kurmuş ve burada müderrislik yapmıştır. Mutasavvıf bir
şahsiyet olup aynı zamanda mesnevihandır.
1335/1919’da vefat etmiş ve Çankırı-Sarıbaba’daki aile mezarlığına
defnedilmiştir.
Onun oğlu Abdullah Nâbî, Çanakkale cephesinde
bulunmuş ve 1331/ 1915’de Arıburnu’nda şehit olmuştur. Babası, oğluna yazdığı Nâbî redifli 21
beyitlik gazel-i müzeyyel nazım şekliyle yazdığı bu mersiyede, duyduğu acıyı,
hasreti ve şehâdetinden dolayı yaşadığı gururu anlatmıştır. Mersiye, 16 yıldır
oğluna hasret kalan bir babanın, oğlunun şehit haberini aldıktan sonra yaşadığı
acının belgesidir. Her beytin sonunda “Nâbî” diyerek tekrar yapması adeta
“oğlum” diye ağlayan bir babanın hıçkırıklarıdır. Mersiye türünün başarılı
örneklerinden olan bu gazel-i müzeyyel, özellikle Çanakkale savaşlarının
Anadolu’da yaşayan ve çocuğunu şehit veren aileler üzerindeki etkisini
göstermesi açısından önemlidir.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | October 26, 2017 |
Submission Date | June 15, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 5 Issue: 2 |