Abstract
Bu makalede orijinal bir mistik yoruma sahip olan W. Benjamin’in düşüncelerinden hareketle Tasavvuf Felsefesine bakabilmenin yolları aranacaktır. Benjamin’in düşüncesindeki orijinallik; Sanayi devrimiyle birlikte Kıta Avrupası’nda gerçekleşen, köklü kültürel değişikliklerin etkilerini ve daha sonra tanıştığı Marksizm’i, Yahudi mistik geleneğiyle harmanlamasından gelmektedir. Bahsedilen orijinallik, aynı zamanda Benjamin’in tam olarak anlaşılması veya bu makalede olduğu gibi onu tek bir yönden ele almak adına çeşitli zorluklar doğurur. Mistik yönünü kıyaslarken, onu tam bir mistik gibi göstermek ya da materyalist görüşlerinin art alanında bulunan mistisizmini gözden kaçırmak Benjamin’e adeta bir ihanet olacaktır. Bu yüzden bir kıyasa girmeden önce Benjamin’in mistisizmini açık bir şekilde ortaya koyabilmek için felsefesini ve yaşama şeklini açıklamak gerekir. Tarih, hukuk ve dil felsefesi hakkındaki görüşlerinden, esrar deneyimine; yazma ve yaşama şeklinden, sıklıkla kullandığı (aura, flaneur, hikâye anlatıcısı vb.) kavramlarına kadar, onun mistik yönünü anlaşılabilir kılacak her noktasına değinilmeye çalışılacaktır. İçinde Marksist söylemler bulunan ve başta Sufi geleneğe çok aykırı görünen düşünme şekliyle Tasavvufu bir arada okuma çabası, kabaca Yahudi ve İslam mistisizmlerini karşılaştırmak olmayacaktır. Peygamber-devrimci, cennet-komünizm gibi kıyaslamaların sıklıkla yapıldığı bu dönemde, daha fazla ortak nokta keşfetme umudu bu makalenin çıkış noktası olmuştur.