Abstract
Nörofelsefe felsefe dünyasında halen çok uçta bir görüş olarak değerlendirilmekte ve ezici bir çoğunluk tarafından ya ilkesel olarak veya beyne ilişkin bazı olgular gerekçe gösterilerek sert şekilde reddedilmektedir. İlkesel itirazlar genelde felsefi problemlerin ve çözümlerin doğasına ilişkin kategorik itirazlardır. İkinci tipte iddialarsa daha çok sinir sisteminin aşırı karmaşık yapısı, nörofelsefi hipotezin doğru çıkması ihtimalinin doğal bir sonucunun felsefenin tarihten silinmesi olduğu veya nörofelsefenin beynin ötesine geçmeye gerek görmeyerek insanın psikolojik, tarihsel ve sosyal varoluşunu bir kenara iterek insanı açıklama şansını elinden kaçırması şeklindedir. Bu sonuncu itiraz, nörofelsefenin zihnin veya davranışın doğasını anlayabilmek için “fizik veya beyin bilimden başka bir bilime ihtiyaç olmadığını savunduğu” şeklindeki iddialar olarak da kendini göstermektedir. Bu çalışmamda ben bu eleştirilerin ya Churchland çiftinin metinlerinin düpedüz yanlış okunması veya nörofelsefecinin gerekli koşullardan bahsettiği yerlerde eleştirmenlerin zoraki bir akıl yürütmeyle onun cümlesini yeterli koşulların ifadesi olarak görmeleridir. Bu eleştirilerin hatalı olduğunu gösterdikten sonra benim bakış açımdan nörofelsefenin en ciddi eksiğini tartışıyor ve o eksiği gidermek için kendi kültürel nörofelsefe önerimi sunuyorum.