Bu makale posthümanizm tartışmalarının ancak kadim ‘insan nedir’ sorusunun geçmişten bugüne doğurmuş olduğu epistemolojik-etik-politik tartışmalarla birlikte ele alındığında bir açılım sağlayabileceğini iddia etmekte ve bunu gösterebilmek için, siyasal düşünceler tarihinde insanın düşünülüş biçimlerine dair orijinal bir kategorizasyon sunmaktadır. Bu çalışmada geliştirilen ve özgün bir katkı olması umulan kategorizasyona göre, epistemolojik-etik-politik düzlemlerde insan nedir sorusunun ele alınış biçimi ve verilen yanıtlar, ilk bakışta büyük bir çeşitlilik/çoğulluk gösteriyor olmasına rağmen, esas itibariyle bu arayış bir sarkacın iki uçta salınımını andırmaktadır. Bilindiği üzere, siyasal düşüncenin başlangıcı, yaygın olarak, mottoları ‘İnsan her şeyin ölçüsüdür’ olan Sofistler’e dayandırılır. Bu motto, burada bizim için bahsi geçen sarkacın hareketine başladığı taraf olarak ele alınmaktadır; diğer tarafta da onlardan hemen sonra gelen, siyasal düşüncede bir çığır açtığı konusunda hemen herkesin hemfikir olduğu Sokrates ve onun ‘Kendini bil’ öğretisi bulunmaktadır. Ve, bu makalenin önermesine göre, bu sarkacın bu ikisi arasındaki salınımı o tarihten bu yana hiç durmamıştır. İkinci olarak, bu makale “insan gerçekte nedir?” sorusunun ayrılmaz biçimde özgürleşme/özgürlük sorunsalıyla iç içe olduğunu öne sürmektedir. İnsanın ‘Ben neyim’ sorusuna verdiği cevap ‘Ne yaparsam/ne olursa özgür olurum?’ sorusuna verdiği cevapla iç içedir. Söz konusu kategorizasyonun terimleriyle, insan haddini bilince/bilirse mi özgür olur, haddini aşabilince/aşabilirse mi? Üçüncü olarak, bu makale posthümanizmin bu ikili karşıtlık arasındaki salınıma bir dokunuş olduğunu öne sürmektedir. Posthümanizm ikili karşıtlıklar, özcülük ve keskin ayrımlar karşısında konumlandığı, buna karşılık olumsallık, devinim ve geçirgenlik gibi kavramların altını çizmekte olan bir yaklaşım olarak insanı ne salt haddini aşabilmek üzerinden tanımlamaktadır ne salt haddini bilmek üzerinden; aynı zamanda da posthümanizm insanı hem haddini aşabilmek üzerinden tanımlamaktadır hem de haddini bilmek üzerinden. Bu durumda özgürlük sorunsalı biraz daha karmaşık hale gelmektedir. İnsanın özgürleşmesi ne zaman haddini bileceğine ne zaman haddini aşmaya cesaret/cüret edeceğine karar verebilmesiyle ilişkilidir.
In order for the debates revolving around the notion of posthumanism to be a new opening in the way we think of ourselves and attach a meaning to the world around us, we have to contextualize them within the centuries-old tradition of political thinking. For that purpose this article presents an original categorization of the different conceptualizations of ‘human’ epistemologically, ethically and politically and argues that despite the seeming variety and plurality of the approaches as to the defining features of human-ness, there are basically two approaches: One defines humanness with reference to the capacity of ‘knowing thyself’ in the Socratic sense of the term while the other defines humanness with reference to the notion of agency, in the sense of being a potent subject who knows and acts autonomously. So, in that aspect, the long history of (political) thinking looks like a pendulum going back and forth between these two approaches whose origins, in their turn, go back to the origins of the political thought itself, namely the sophists and Socrates. Secondly, it is argued in this article this quest to attach a meaning to humanness is inevitably linked with the question of freedom so that the question now becomes the question of how the human beings are to get free: once they know their limits or once they transgress them? Thirdly, since posthumanism is mostly characterized by a rejection of binary oppositions and essentialism, and an embracement of contingency and fluidity, it is argued in this article that the posthumanist answer to that question of freedom would be to underline the need for the coexistence of both capacities, namely both a consciousness about the limitations on the human capacity and also an eagerness and courage to push the limits.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy, Ethics |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2021 |
Submission Date | February 24, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
e-ISSN: 2645-8950