Abstract
Felsefesini, sorunsallaştırma üzerinden kurgulayan ve bunu bir sistemin söylemi haline gelmeden yapmaya çalışan Foucault için önemli olan, söylem ve söylemi meydana getiren birliklerin anlaşılmasıdır. Süreksiz olmasına rağmen, süreklilik gösteren bir süreç gibi algılanan söylem yasak, akıllılık - delilik, doğru-yanlış karşıtlığı gibi dışlama usulleri üzerinden anlaşılmalıdır. Bu noktada bir entelektüelin rolü de, söylem ve söylem birliklerine ilişkin reçeteler sunmak değil, sadece zihinlerde alışkanlığa dönüşen bir takım düşünme tarzlarını yerle bir edip, genel kabulleri kuşkulu hale getirerek onları sorunsallaştırmak ve değerlendirmek olmalıdır.
Çalışma iki başlıktan oluşmaktadır, ilk bölüm söylem ve söylemin doğasına, ikinci bölüm ise söylemin iktidar ile olan ilişkisine ayrılmıştır. Çalışmaya Foucault’nun Collège de France’ta yaptığı açılış konuşmasındaki söylemin dışında kalma arzusu ve bunu gerçekleştiremeyecek olmanın kaygısı kaynaklık etmiştir.