Abstract
Bu makalenin ana amacı, felsefe edebiyat ilişkisinin, insanın dünyasındaki yerinin, öneminin, anlamının ve felsefi temelinin ne olduğunu belirlemektir. Bu amaçla ilk olarak, sanatlar sıralamasında edebiyata üstün bir yer veren Kant’ın, Hegel’in ve Schopenhauer’in konuya ilişkin görüşlerine felsefi temelleriyle birlikte yer verilmiştir. Daha sonra, felsefeyle edebiyat arasındaki benzerliğin ve yakın ilişkinin temelinde, bu ilişkinin değeriyle ilgili olan iki ana nedenin bulunduğu ileri sürülerek, bunların ayrı ayrı felsefede ve edebiyatta ne anlama geldiği ve başlıca özelliklerinin neler olduğu gösterilmeye çalışılmıştır. Bunlardan biri, her iki alanın da bir olanaklar bütünlüğü halinde genel olanın bilgisini vermesidir; diğeri ise, her iki alanın da odak noktasında insanın yer alması ve insanın yapı olanaklarına ilişkin bilgimizin sınırlarını genişletme ve kendilik bilincimizin boyutlarını derinleştirme, zenginleştirme işlevine sahip olmalarıdır. Son olarak da bu gibi saptama ve belirlemelerden hareketle, bütünü görmeye yönelik olarak yapılan bir sınıflama ve bölümleme çerçevesinde, felsefe edebiyat ilişkisinin değeri konusunun ne kadar zengin boyutları olan bir kapsam ve içeriğe sahip olduğu gösterilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede, felsefe edebiyat ilişkisinin değerinin genel olarak başlıca şu iki bağlamda incelenebileceği söylenebilir. Bunlardan biri, bu ilişkinin kendi dışındaki diğer ilişkilerle olan ilgileri bağlamındadır. Diğer bağlam ise, felsefe ile edebiyatın birbirine katkısı olan, birbirini destekleyen, birbiriyle bütünleşen iç ilişkilerine ilişkindir. Çalışmada bu her iki bağlamın da alt bölümleri ve ana özellikleri, örnekler verilerek belirlenmeye çalışılmıştır.