Abstract
Felsefi metinlerde dişilin izlerini süren Fransız feminist düşünür Luce Irigaray, unutulmuş ve bastı-rılmış öteki öğe olarak annenin, Batı medeniyetinin kurumsal olarak düzenlenen tüm pratiklerde bir ön koşul olduğunu iddia eder. Çalışmalarında Platon’a ve onun kavramlarına gönderme yapan Irigaray, sistemin dışına atılmış olan dişilin, eril ve söz merkezli Batı metafiziğin yapısı içerisinde başından beri mevcut olduğu gerçeğini ifşa etmeye çalışır. Bu makalede Irigaray’ın Platon’un Devlet diyaloğundaki mağara benzetmesi, Şölen’deki Diotima (kadın) figürü ve Timaios’taki “khora” kavramına ilişkin yaptığı analizler üzerinden, dişil ve felsefe arasındaki ilişki ile dişilin felsefe tarihindeki bastırılmış/unutulmuş içkin rolü ele alınacaktır.