Bu çalışma, Yeni Türk Sinemasını “değer” kavramı üzerinden sorunsallaştırmakta; bağımsız yönetmenler evrenselinden Zeki Demirkubuz ve Reha Erdem’i örnekleme almaktadır. Her iki yönetmenin de filmlerinde ortak felsefi izdüşümleri barındırıyor oluşu bu seçimi anlamlı kılmaktadır. Çalışmada yanıtı aranan soru, her iki yönetmenin modernizmin birey üzerinde yarattığı değersizlik duygusunu aşma girişimine filmlerinde nasıl cevap verdiği üzerinedir. Nitel desen üzerine tasarımlanan ve felsefi çözümlemenin parametrelerinden yararlanılan çalışma Zeki Demirkubuz ve Reha Erdem sinemasıyla sınırlandırılmış; Yeni Türk Sineması’nda nihilizmi aşmak için yeni değer yaratma çabasının bu iki yönetmen dışında söz konusu edilemeyeceği varsayılmıştır. Elde edilen bulgular, Zeki Demirkubuz ve Reha Erdem’in filmlerinde, seyirciye yeni yaşam olanakları gösterdiğini, değer arayışında keşfe değil, yaratıma ya da yeni bir yaratım için özgürlük alanı oluşturmaya odaklandıklarını göstermektedir. Eş deyişle Nietzsche, Camus ve Sartre’ın izinden giden her iki yönetmenin de filmlerinde önceliği ‘yapma’ya değil ‘yıkma’ya verdiği, bu yıkımın seyirciye yeni yaşam olanakları göstermek anlamında işlevsel olduğu söylenebilir.
Abstract
This study problematizes New Turkish Cinema through the concept of “value” and takes Zeki Demirkubuz and Reha Erdem from the universe of independent directors as an example. The fact that both directors have common philosophical projections in their films makes this choice meaningful. The question sought to be answered in the study is how both directors responded in their films to the attempt to overcome the sense of worthlessness created by modernism on the individual. This study, which was designed on a qualitative pattern and used the parameters of philosophical analysis, was limited to the cinema of Zeki Demirkubuz and Reha Erdem, and it was assumed that the effort to create new value to overcome nihilism in New Turkish Cinema could not be mentioned apart from these two directors. The findings show that Zeki Demirkubuz and Reha Erdem’s films show new life possibilities to the audience, and they focus on the creation or constitution of a space of freedom for a new creation, not exploration in the search for value. In other words, it can be said that both directors, following the footsteps of Nietzsche, Camus and Sartre, give priority to ‘destruction’ rather than ‘construction’ in their films and that this destruction is functional in terms of showing the audience new life possibilities.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | September 29, 2023 |
Publication Date | September 30, 2023 |
Submission Date | April 28, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 22 Issue: 2 |
e-ISSN: 2645-8950