İstanbul ve Bakü’nün mimarisi, 19.yüzyılda genel itibarıyla Batı mimarisine paralel olarak gelişmiştir. 1830’lu yıllardan itibaren Batı Avrupa mimarisinde olduğu gibi, bu iki şehrin mimarisinde Klasisizm, tarihsel mimari tarzlarının retrospektif taklitleriyle yer değiştirmeye başlamıştır. Mimarlar, araç olarak yenileme ve zenginleştirme amacı gütmüş, ancak bu yenilemenin kaynağı olarak geçmişe dönük dekoratif biçimleri seçmişlerdir.
19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başlarına gelindiğinde, mimari yapılara yeni bir yorum verme isteği, Art Nouveau olarak bilinen akımın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu dönemde söz konusu ülkelerin daha sonra oluşacak yeni mimarisini etkilemiş olan Türk ve Azerbaycan mimarisinin dönemsel bakış ilkeleri ve yöntemleri oluşmuştur. 19.yüzyılın sonlarında ve 20.yüzyılın başlarında bu ülkelerin kültürel gelişimi, zengin yapı çeşitliliğiyle temsil edilmiştir. Bu dönemde Türk ve Azerbaycan mimarisinin dönemsel bakış ilkeleri ve yöntemleri oluşmuştur. Akım Avrupa’daki özeliklerinden sapmadan, yerel mimarinin özellikleri ile birleşerek farklı bir mimari çeşitlilik sunmuştur.
Türk ve Azerbaycan mimarisinin geleneksel form ve tekniklerinin stilistik özellikleri ile Art Nouveau mimarisinin dekoratif ve sanatsal birleşimi, İstanbul ve Bakü mimari örnekleri üzerinden analiz edilmiştir. Aynı zamanda, Türk ve Azerbaycan mimarisinin yeni mekânsal ve hacimsel, mimari ve yapısal özelliklerinin gelişiminin bağlı olduğu koşullar ile konut ve kamu binalarının gelişimi irdelenmektedir. Bu analiz, Türk ve Azerbaycan mimarisinin dünya mimarlık tarihindeki yerini belirleyerek, biçim, mimari planlama ve yapı özelliklerinin araştırılması ile gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışmada, 19. yüzyılın sonları ve özellikle 20. yüzyılın başlarındaki Türk ve Azerbaycan mimarisinin dünya mimari mirasına olan katkısı tartışılmaktadır. Aynı zamanda, Türk ve Azerbaycan mimarisinin yeni mekânsal ve hacimsel, mimari ve yapısal özelliklerinin gelişiminin bağlı olduğu koşullar ile konut ve kamu binalarının gelişimi irdelenmektedir.
‘1900’lü Yıllarda Doğu’nun Art Nouveau Üslubu: İstanbul Ve Bakü Mimari Örnekleri’ adlı makalem, öğretim üyesi olduğum Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin Bilimsel Araştırma Proje Birimi desteği ile yapılmıştır. Bu araştırma yöneticisi olduğum 201715048 kodlu ‘XIX Yüzyılın Sonu- XX Yüzyılın Başlarında Oryantalizm ve Art Nouveau Karşıtlığında Gelişen Mimari. İstanbul ve Bakü Kentlerinin Mimari Yapıları Analizleri Üzerinden Tarihsel Sürecin İncelenmesi’ adlı araştırma projesi sonucunda ve kapsamında yapılmıştır. Makalenin oluşumunu sağlayan araştırma projesinin gerçekleşmesinde destek veren ve görevlendiren Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi Birimine, Azerbaycan’ın Bakü şehrinde araştırmalarımın sürdürülmesinde destek veren Azerbaycan Mimarlık ve İnşaat Üniversitesi Rektörü ve proje Danışmanım Prof. Dr. Gulchohra MAMMADOVA’ya teşekkürlerimi sunarım.
In the 19 century, the Turkish and Azerbaijani architecture covered a way basically parallel to the development of architecture in the West. Since 1830s, the classicism in the Turkish and Azerbaijani architecture, and in the same way in the West European one, was forced out by retrospective imitations of historical architectural styles. With that in mind, architects pursued the objective to renovate and enrich full range of tools and methods based on outdated decorative fixtures.
In the late 19- by the turn 20 centuries, aspirations to bring the architecture and construction together and thereby form an appropriate estimate gave an impetus to the advent of a new trend in architecture referred to as Art Nouveau. At the same time, the reviewed period was marked by formation of main principles and methods of the Turkish and Azerbaijani architecture that had sway over the new architecture of these countries. Testifying to the development of cultures of these countries later 19-earlier 20 centuries was enhanced diversity of edifices and buildings. Note that these structures preserved their genuineness along with local variations and in keeping with European cannons.
Proceeding from the analysis of stylistic peculiarities of Turkish and Azerbaijani traditional forms and methods, technical and stylistic specificities of Art Nouveau, decorative-artistic solutions and symbols of forms in the architecture of Istanbul and Baku, it can therefore be concluded that the reviewed period mattered most in the architecture development. In view of this, the novelty of studies comes not from traditionalism but new approaches to the insight into forms, architectural planning and constructive peculiarities through identifying a place of the Turkish and Azerbaijani architecture in the history of the world architecture.
The foregoing revealed the fact that the Turkish and Azerbaijani architecture made a weighty contribution to the development of the world architectural heritage of the end 19-beginning 20 centuries. The point at issue is about conditions predetermining the development of new spatial-dimensional, architectural-design and constructive peculiarities of the Turkish and Azerbaijani architecture, as well as the development of residential-public buildings and basic typological groups of these edifices.
Турецкая и азербайджанская архитектура прошла в XIX веке в основных чертах путь, параллельный развитию архитектуры Запада. С 1830-х годов в турецкой и азербайджанской архитектуре, так же как и в западноевропейской, классицизм начинает вытесняться ретроспективными подражаниями историческим архитектурным стилям. Архитекторы преследовали цель – обновить и обогатить арсенал своих средств, но источниками этого обновления они избрали отошедшие в прошлое декоративные формы.
К концу ХIХ – начала ХХ века стремление сблизить архитектуру и конструкцию, дать им верную трактовку явились отчасти предпосылки для появления нового направления в архитектуре, известного под названием Art Nouveau (исскуство модерн). Однако в этот период сформировались основные принципы и методы турецкой и азербайджанской архитектуры, которые повлияли на новую архитектуру этих стран. Развитие культуры этих стран в конце 19 - начале 20 веков впервые было представлено богатым разнообразием построек. Они полностью сохранили свою аутентичность, так как имели свои местные особенности, не отступая от общеевропейских канонов.
На основе анализа стилистических особенностей турецких и азербайджанских традиционных форм и приемов, технических и стилевых особенностей Art Nouveau, декоративно-художественных решений и символов форм в архитектуре Стамбула и Баку можно сделать весьма разумный вывод о самобытности и значении этого периода в развитии архитектуры. В этом контексте основная новизна результатов исследования проистекает не из традиционализма, а из подхода к изучению формы, архитектурного планирования и конструктивных особенностей посредством определения места турецкой и азербайджанской архитектуры в истории мировой архитектуры.
Вышеизложенное выявило понимание специфики архитектуры теперь уже далеких от нас лет, убедительно показав весомость вклада турецкого и азербайджанского зодчества в мировое архитектурное наследие конца ХIХ - и особенно начала ХХ веков. Здесь рассматриваются условия, от которых зависит развитие новых пространственно-объемных, архитектурно-планировочных и конструктивных особенностей турецкой и азербайджанской архитектуры, а также отслеживается развитие жилищно-общественных зданий и основных типологических групп этих построек.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 30, 2021 |
Submission Date | December 19, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 49 |