Yirminci yüzyılın başlarında kadının toplumdaki pozisyonu eşitlik açısından çok parlak değildi, keza erkek hegemonyası tarafından zulme maruz kalıyorlardı. Bu dönem yükselen güç Amerika için refah ve umut anlamına gelirken kadın için tünelin ucunda çok az ışık görünüyordu. Kadınların boğuk çığlığı, onları hayatın her alanında mahrum bırakan erkekler tarafından bastırılıyordu. Edebiyat hayatın bir çeşit yansıması olduğundan, o dönemde yazılan tiyatro oyunları kadınların karşılaştığı sorunlara göz yummadı. Bu makale, kadınların değersizleştirilmesi bir incelemesidir. Kadınların karşılaştığı sorunların altını çizmek ve yine kadınların karşılaştıkları eşitsizlik ve haksızlıkları Eugene O’Neill, Tennessee Williams ve Arthur Miller’ın önemli eserleri Karaağaçlar Altında, Arzu Tramvayı ve Cadı Kazanı oyunları kapsamında irdelemek hedeflenmiştir. Bu çalışma, kadının tartışma götürmez şekilde erkek egemenliği karşısında alt mertebede yer aldığını ve onun zulmüne maruz kaldığını savunmaktadır. Amerika, yirminci yüzyılda kadın hakları, kadın psikolojisi ve kadının toplumdaki yeri bakımından büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu sebepten, kadının “öteki” olmasından ötürü yalnız bırakılışı ve kötü muameleye maruz kalışı, bununla birlikte; erkek tarafından öne sürülen ve tüm dünyada sergilenen kadın düşmanı fikirlerin arkasındaki yozlaşmış yaklaşımlar ve mitler yirminci yüzyıl Amerika’sı çerçevesinde tartışılmıştır. Çünkü Amerika çabalarına rağmen, kadın haklarını ve kadının toplumdaki yerini koruma bakımından yetersiz kalmıştır Ayrıca, kadının bu denli soyutlanışının onun psikolojisini ne denli olumsuz etkilediği, yukarıda adı geçen oyunlara atıflarda bulunarak ele alınmıştır. İlk bakışta, bu çalışma için seçilen kadın karakterleri şanssız olarak adlandırmak mümkün olabilir. Ancak bu makale, kadının boyun eğdirilişi ve haklarının mahrumiyetinin eril etkenlerin ve söylemlerin doğrudan sonucu olduğunu öne sürmektedir
Boyun Eğdirme Kadının Mahrumiyeti Eril Etkenler Kadın Psikolojisi Yirminci Yüzyıl Amerika’sı
The condition of women was not very bright as regards to equality in the early-twentieth-century America, as they were tyrannized by male power. While the times meant prosperity and hope for the growing power of the world, there was little light at the end of the tunnel for women. Women’s hoarse cry was subdued by men who dominated them in every single facet of life. Literature can be deemed as the reflection of life and correspondingly, the plays of the era did not turn a blind eye to the problems that women encountered during the period. This article aims to analyze the way women were made less valuable and it also intends to underscore the strains that they had to confront along with the inequality and the bigotry within the scope of the groundbreaking plays Desire Under the Elms, A Streetcar Named Desire, and The Crucible, written by Eugene O’Neill, Tennessee Williams and Arthur Miller respectively. This article argues that the woman was incontrovertibly perceived as the inferior sex and was tyrannized under male power in the twentieth century. Thus, the isolation and maltreatment of women due to their condition as ‘the Other’ along with the corrupted approaches and myths behind misogynistic notions forwarded by men and witnessed all around the world are discussed in the twentieth-century America, for it was America that proved unable to back their rights and their place in society, despite her endeavors. Lastly, how women’s alienation at such a high level negatively affects their psychology is problematized in this article by referencing to the aforementioned plays. On the surface, the female characters selected for this study can be considered to be ill-fated. However, this article puts forward that the subjugation and disenfranchisement of women is a direct consequence of patriarchy, masculine parameters and discourses
The Subjugation Disenfranchisement of Women Masculine Parameters Women Psychology 20th Century America
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 25, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 6 Issue: 2 |