Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararının verilebilmesi için bazı şartlar aranmaktadır. Ancak kapsam ve sınırlarını aşmama adına elinizdeki çalışmada, bu hususlardan ziyade sadece kurumun sonuçları üzerine odaklanılmıştır. HAGB kararının belki de en önemli sonucu, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün herhangi bir hukuki sonuç doğurmamasıdır. Esasen mahkûmiyet hükmü tam anlamıyla açıklanıp ilgililere bildirilmediği için, kanunen öngörülen itiraz müessesesi dışında başka bir kanun yoluna başvurulamamakta ve dolayısıyla söz konusu hüküm kesinleşmemektedir. Kısacası hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı hallerde, dava derdest olup kişi hala sanık sıfatına sahiptir. HAGB kararının hukuk yargısı ve idari yargıda doğuracağı etki bakımından da bir inceleme yapmak gerekmektedir. Denetim süresi boyunca fail lehine oluşturulan bir durumun, hukukun bütünlüğü çerçevesinde kanunen getirilen istisnalar dışında bir yaklaşımla adeta mahkûmiyet hükmüymüş gibi bağlayıcı kabul edilmesi mümkün değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veya ona esas teşkil eden karar, kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü niteliğini haiz değildir. Dolayısıyla HAGB kararının verilmesi durumunda, ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığından bu karar hukuk hakimini bağlamayacaktır. Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesi’nin de ifade ettiği biçimde, “ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklaması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılması masumiyet karinesi ile çelişebilir. Buna karşılık, idari uyuşmazlığın çözümüne esas teşkil etmesi bakımından salt kişinin yargılanmış olmasından ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan söz edilmesi, masumiyet karinesinin ihlal edildiğinden söz edebilmek bakımından yeterli değildir. Bunun için kararın gerekçesinin bütün halinde dikkate alınması ve nihai kararın münhasıran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen fiillere dayanıp dayanmadığının incelenmesi gerekir.” Bu açıdan HAGB kararının idari uyuşmazlıklara -spesifik olarak aşağıda incelediğimiz memur yargılamasına da- doğrudan herhangi bir etkisi olmayacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Mahkûmiyet hükmünün sanık hakkında sonuç doğurmaması Masumiyet karinesi
Some conditions are sought for the Decision on delaying the pronouncement of the judgment (DDPJ). However, in order not to exceed the scope and limits, the present study focused only on the results of the institution rather than these issues. Perhaps the most important result of the DDPJ is that the conviction for the accused does not have any legal consequences. In fact, since the sentence of conviction is not fully explained and notified to the relevant parties, no either legal remedy other than the legally stipulated objection procedure can be applied, and therefore the said provision is not finalized. In short, in cases where the pronouncement of the judgment is delayed, the case is pending and the person has the title of defendant. It is also necessary to make an examination in terms of the impact of the DDPJ on the civil and administrative jurisdictions. It is not possible for a situation created in favor of the perpetrator during the supervision period to be considered binding as if it were a sentence of conviction, with an approach other than the exceptions brought by the law within the framework of the integrity of the law. The decision on delaying the pronouncement of the judgment or the decision that forms the basis for it does not have the quality of a finalized conviction. Therefore, in the case of the DDPJ is made, this decision will not bind the civil judge, since there is no finalized conviction in terms of criminal law. On the other hand, as stated by the Constitutional Court, “in administrative disputes that continue due to actions outside the criminal case but which are the subject of the criminal case, reliance on a conviction decision that is deferred may contradict the presumption of innocence. On the other hand, it is not sufficient to mention that the presumption of innocence has been violated, just to mention the fact that the person has been tried and the decision on delaying the pronouncement of the judgment, as it constitutes the basis for the resolution of the administrative dispute. For this, the reasoning of the decision should be taken into account as a whole and it should be examined whether the final decision is based exclusively on the acts that have been decided to delay the pronouncement of the judgement.” From this point of view, the DDPJ will not have any direct impact on administrative disputes, -especially on the civil cervants’ trial, which we have examined below-.
The delaying the pronouncement of the judgment Not having legal effect of the conviction for the accused Presumption of innocence
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 31, 2021 |
Submission Date | August 31, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 1 Issue: 2 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International