Sığınma, olağan olarak, devletin münhasır egemen yetkilere sahip olduğu ülkesinde gerçekleşmektedir. Milletler Cemiyeti döneminden itibaren hayata geçirilen evrensel hukuk metinleri de ülkesel sığınmaya ilişkin düzenlemeler içermekte ve sığınma hakkının gerekçelerini değerlendirme yetkisi, ülke devletine ait kabul edilmektedir. Bununla birlikte birtakım uygulamalar, sığınmanın ülke sınırlarını aşan bir boyut kazandığını ortaya koymakta ve “diplomatik sığınma”, ülke dışı sığınmanın özel bir örneğini oluşturmaktadır. Hukuki açıdan belirsizlikler içeren diplomatik sığınma, çok yönlü problemleri de beraberinde getirmektedir. Nitekim gönderen devlet; suç işlediği iddia edilen/suç işlediği sabit olan kişi hakkında yürütülen soruşturmayı/kovuşturmayı veya verilen cezanın infazını, sahip olduğu “bina dokunulmazlığı” aracılığıyla engellemektedir. Sözü edilen engeli egemenliğine bir müdahale olarak algılayan ve onu ortadan kaldırmaya yönelen kabul eden devlet ise temsilcilik binasına zorla girmekte; böylelikle, bir başka ihlalin meydana gelmesine ve durumun daha da karmaşıklaşmasına neden olmaktadır. Bu tespit, Ekvador Cumhuriyeti ile Birleşik Meksika Devletleri arasında devam eden ve Uluslararası Adalet Divanı’na sunulan bir uyuşmazlıkta somutlaşmaktadır. Diplomatik sığınmaya ilişkin evrensel nitelikli bir andlaşma veya yapılageliş kuralının bulunmaması, konunun diplomasi ilişkilerini düzenleyen uluslararası hukuk kuralları bağlamında analiz edilmesini zorunlu kılmakta ise de uyuşmazlığın tarafları arasında, diplomatik sığınmayı düzenleyen özel andlaşmaların yürürlükte olduğu dikkat çekmektedir. Bütün bu veriler ışığında; Uluslararası Adalet Divanı’nın vereceği kararın, diplomatik sığınma tanıma hakkına ilişkin belirsizlikleri giderme konusunda güçlü bir potansiyelinin olduğu görülmektedir. Nitekim Mahkemenin; konuyu bir yandan diplomasi hukuku kuralları, diğer yandan taraflar arasında yürürlükte olan andlaşmalar çerçevesinde değerlendirme biçiminin ve varacağı sonuçların, uluslararası hukuk bakımından tarihi bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Asylum ordinarily takes place in the territory of the State. Universal legal texts, also contain provisions on territorial asylum and the authority to assess the grounds for the right to asylum is recognized as belonging to the State of the country. However, some practices reveal that asylum has acquired a dimension that transcends national borders and “diplomatic asylum” constitutes a special form of extraterritorial asylum. Diplomatic asylum brings with it multifaceted problems. As a matter of fact, the sending state protects the person who is investigated or prosecuted for allegedly committing a crime by means of "inviolability of premises”. The receiving State, which perceives this obstacle as an interference with its sovereignty and seeks to remove it, forcibly enters the premises, thereby causing another violation to occur. This observation is embodied in a dispute between the Republic of Ecuador and the United Mexican States before the International Court of Justice. The absence of a universal treaty or customary rule on diplomatic asylum makes it necessary to analyze the issue in the context of international law rules governing diplomatic relations. It is also noteworthy that special treaties governing diplomatic asylum are in force between the parties to the dispute. Therefore, it is understood that how the Court will evaluate the issue within the framework of the rules of diplomatic law on the one hand and the treaties in force between the parties on the other, and the conclusions it will reach will be of historical importance in terms of international law.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Public International Law |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Early Pub Date | May 25, 2025 |
| Publication Date | October 30, 2025 |
| Submission Date | January 28, 2025 |
| Acceptance Date | May 2, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 5 Issue: 2 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International