Kentsel yoksulluk, küreselleşmenin hız kazanmasıyla birlikte gittikçe dünyanın en önemli problemlerinden biri haline gelmiştir. Göçlerin gittikçe küresel boyut kazanması, sermayenin, ticaretin, tüketim mallarının ve kültür ürünlerinin dolaşımının hızlanmasına ve eşitsizliklere neden olmaktadır. Küresel hareketliliğin artması, mekân akışkanlığını etkilemiş, göçmenlerin zaman-mekân deneyimleri gittikçe bütün disiplinlerin çalışma alanı haline gelmiştir. Dolayısıyla son dönemlerde küresel akışkanlık, göçlere bağlı yoksulluk ve kalabalık kentlerdeki yoksullaşma biçimleri; iktisat, sosyoloji ve iletişim disiplinlerinin önemli çalışma alanını oluşturmaktadır. Bu anlamda Kefernahum (2018) filmi kent yaşamının eşitliksizliğin, kaosun, yersizliğin ve yurtsuzluğun çocukların ve kadınların dünyasında travmalara dönüşünün portresini çizmektedir. Film, yoksulluk ve küresel krizlerden kaynaklanan yolsuzluk, eşitsizlik ve bireylerin toplumsal yaşamda sahip olması gereken haklar üzerine düşünmeye sevk eden birçok metafor ve imge içermektedir. Filmde kent yaşamının gettolara dönüşen yapısı, kapitalist eşitsizlik dünyanın ekonomik sisteme göre biçimlenmiş bir düzenin somut eğretilemesi gibidir. Bu çalışmanın amacı Kefernahum filmiyle kentsel yaşamdaki yoksulluğun, eşitsizliğin bireylerin yaşamlarında yol açtığı travmaları irdelemektir. Kefernahum filmi; mekân, kapitalizm ve yoksulluk kavramı arasında dolaysız bir ilişki kurması açısından önemlidir. Filmin analizinde göstergebilim ve söylem analizi yöntemleri kullanılmıştır. Bu çalışmada sonuç olarak, belirli mekanlarla özdeşleşen yoksulluğun çocuk ve kadınların yaşamlarındaki yıkıcı etkileri saptanmıştır.
Particularly with the acceleration of globalization, urban poverty has increasingly become one of the world's biggest problems. The increasing global dimension of migration leads to an acceleration of the circulation of capital, trade, consumer goods, and cultural products and causes inequalities. Increasing global mobility has affected the fluidity of space, and the time-space experiences of immigrants have become the field of study of all disciplines. Recently, global mobility, poverty forms associated with migration, and urban impoverishment in densely populated cities have become significant fields of study within the disciplines of economics, sociology, and communication.In this sense, the film Capernaum (2018) portrays the traumas resulting from the inequalities, chaos, displacement, and homelessness in the world of children and women within urban life. The film contains many metaphors and images that prompt contemplation on the corruption, inequality, and the rights that individuals should have in social life, all stemming from poverty and the global crises. In the film, the structure of urban life turns into ghettos, capitalist inequality is like a concrete metaphor for an order formed according to the world's economic system. The aim of this study is to examine the traumas caused by urban poverty and inequality in people's lives through an analysis of the film Capernaum. The film Capernaum is significant because it establishes a direct relationship between space, capitalism, and the concept of poverty. The methods of semiotics and discourse analysis are used to analyze the film. The result of this study is that the destructive effects of poverty associated with specific spaces on the lives of children and women are revealed.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Radio-Television |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 27, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 12 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.