Aile hukuku kendine has kuralları olan bir
sistemdir. Bu sistemin tarafların haklarını koruyarak çıkması muhtemel
sorunları engellemek adına koruyucu tedbirler üzerine kurulduğunu
söyleyebiliriz. Bu bağlamda aile hukukundaki önemli meselelerden biri de nikâh
bağı sona eren kadının durumudur. Bahsi geçen konumdaki kadının kurallarına
riayet ederek beklemesi gereken zaman dilimine iddet adı verilir. İddet dönemi
ayrılık çeşidine göre dikkat edilmesi gereken kuralları da değişen bir
dönemdir.
Bu çalışma kocasının
vefatı sebebiyle nikâhı sona eren kadının iddet müddetince uyması gereken
hükümleri değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Diğer iddet çeşitlerinden farklı
olarak bu süreçte kadından, sona eren evliliğine hürmeten üzüntülü
olması/gözükmesi beklenmektedir. Buna göre kocası vefat eden kadına sürme
çekmek, koku sürünmek, renkli kıyafetler giymek gibi üzüntülü olma hali ile
bağdaşmayan ve süslenme anlamı taşıyan her türlü davranış yasaklanmıştır.
Kaynaklarda ihdâd/hidâd kelimeleri
kullanılarak ifade edilen yas hükümlerinin uygulanması gereken dönemi
Kâsânî’nin Bedaî‘û’s-sanâi‘ fi
tertibi’ş-şerai’ adlı eseri çerçevesinde inceledik. Ayrıca Kâsânî’den yüz
yıl kadar önce vefat eden Serahsî’nin Mebsût
adlı eserinden de istifade ettik.
Journal Section | Makaleler |
---|---|
Authors | |
Publication Date | June 30, 2018 |
Acceptance Date | June 13, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 2 Issue: 1 |
Kocaeli İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kocaeli Journal of Theology is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International Licence.