Mezheplerin teşekkül
döneminde Hanefî mezhebi ile Mu‘tezile arasında var olan entelektüel
etkileşimin pek çok göstergesinden biri, bu dönemdeki pek çok Hanefî âlimin Mu‘tezile’ye
mensup olduğunun iddia edilmesidir. Bu Hanefî-Mu‘tezilî simalardan biri de Ebû
Abdullah el-Basrî’dir (ö. 369/979). Hem Kerhî (ö. 340/952) hem de Ebû Hâşim
el-Cübbâî’nin (ö. 321/933) en seçkin öğrencilerinden olan Ebû Abdullah’ın usûle
dair görüşleri Hanefî kaynaklarda hemen hiç zikredilmediği halde, Mu‘tezilî usûl
eserlerinde kendisine çokça atıf yapılmaktadır. Bu makalede, Ebû Abdullah’ın
ilmî kişiliği ve görüşlerinden bir seçki üzerinden, onun neden Hanefî
mezhebinde öne çıkmadığı ve Mu‘tezilî usûl eserlerinde kendisine daha çok yer
bulduğu izah edilmeye çalışılmakta; ayrıca hicrî dördüncü asırda Hanefî-Mu‘tezilî
etkileşiminin geldiği nokta hakkında bir değerlendirme yapılmakta ve Kerhî’den
sonraki nesilde Hanefîlerle Mu‘tezile’nin bir gelenek olarak gittikçe
birbirinden ayrıştığı tespit edilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2019 |
Kabul Tarihi | 2 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 2 |
Kocaeli İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kocaeli Journal of Theology is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International Licence.