Designing models, developing applications and producing machines that will facilitate people's lives is a form of behaviour that has been going on since its existence. The current counterpart of this behaviour is artificial intelligence, which also represents the human mind and has learning algorithms. Artificial intelligence is an important phenomenon that emerged with the development of technology, affecting life in many areas and offering opportunities. Innovative applications emerging with artificial intelligence are increasing their impact by becoming widespread in all fields from health sciences to educational sciences, from engineering to architecture, from natural sciences to production. One of the areas where artificial intelligence has made its impact felt is religion, which is as old as human history and one of the most important parts of the social structure. How religion, which guides individuals in the way they live their lives, will benefit from artificial intelligence applications in line with this mission and in what form the social reflections of these applications will emerge in practice is an important issue in terms of the relationship between religion and artificial intelligence. It is difficult to predict how artificial intelligence will develop in the future and how it will change society and the religion that interacts with society. Therefore, it is likely that the attitude to be developed towards artificial intelligence and religious attitudes will affect each other. Determining the attitudes of people who have positive attitudes and behaviours towards religion towards artificial intelligence is necessary for the future of religion. The main purpose of the research conducted in this direction is to find an answer to the question of what kind of a relationship exists between the participants' general attitude level towards artificial intelligence and the level of religious attitude, and to reveal whether the levels of attitude towards artificial intelligence and religious attitude differ significantly according to demographic variables. In this context, the sample group of the study, in which quantitative research methods were utilised, consists of 504 people, 302 women and 202 men, residing in Polatlı district of Ankara province. In the study, the "religious attitude scale" developed by Ok and the "general attitude scale towards artificial intelligence" adapted into Turkish by Kaya et al. were used. The data obtained were analysed using SPSS 22.0 statistical software. As a result of the research; it was determined that the positive attitude levels of individuals towards artificial intelligence were higher than the negative attitude levels, and that they had the highest average in the cognition dimension and the lowest average in the emotion dimension in terms of religious attitude. While no significant relationship was found between the variables of gender, age groups, marital status and monthly income status and attitude towards artificial intelligence; it was observed that there was a significant relationship between the type of profession, level of education, relationship with technological products, level of knowledge about artificial intelligence and frequency of following developments related to artificial intelligence and attitude towards artificial intelligence. In addition, while there was no significant relationship between the variables of gender, age groups, relationship with technological products, level of knowledge about artificial intelligence and frequency of following developments related to artificial intelligence and religious attitudes, there was a significant relationship between the variables of marital status, monthly income, occupation type and education level and religious attitudes. In addition, it was found that there was a low level negative relationship between the level of positive attitude towards artificial intelligence and religious attitude. There are studies on different topics related to artificial intelligence. However, there is a lack of studies to reveal the relationship between attitude towards artificial intelligence and religious attitude. The research conducted in this direction will fill an important gap in the literature and will be a source for different studies.
İnsanların, hayatlarında kolaylık sağlayacak modeller tasarlaması, uygulamalar geliştirmesi ve makineler üretmesi varoluşundan beri süregelen bir davranış biçimidir. Bu davranış biçiminin günümüzdeki karşılığı insan zihnini de temsil eden ve öğrenme algoritmalarına sahip olan yapay zekâ olmuştur. Yapay zekâ, teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan ve birçok alanda hayatı etkileyip fırsatlar sunan önemli bir olgudur. Yapay zekâ ile birlikte ortaya çıkan yenilikçi uygulamalar sağlık bilimlerinden eğitim bilimlerine, mühendislikten mimariye, doğa bilimlerinden üretime tüm alanlarda yaygınlaşarak etkisini arttırmaktadır. Yapay zekânın etkisini hissettirdiği alanlardan birisi de insanlık tarihi kadar eski olan ve toplumsal yapının en önemli parçalarından biri olan dindir. Bireylerin hayatlarını idame ettirme biçimlerinde onlara rehberlik eden dinin, bu misyonu doğrultusunda yapay zekâ uygulamalarından ne şekilde yararlanacağı ve bu uygulamaların pratikte toplumsal yansımalarının hangi biçimde ortaya çıkacağı din ile yapay zekâ ilişkisi açısından önemli bir konudur. Zira yapay zekânın gelecekte nasıl bir gelişim göstereceğini ve toplumu ve toplumla karşılıklı etkileşim içinde bulunan dini ne yönde bir değişime sürükleyeceğini tahmin etmek güçtür. Bu nedenle, yapay zekâya yönelik geliştirilecek tutum ile Dinî tutumun birbirlerini etkilemesi muhtemeldir. Özellikle dine yönelik olumlu tutum ve davranışlar sergileyen kişilerin yapay zekâya yönelik tutumlarının belirlenmesi dinin geleceği açısından gereklidir. Bu doğrultuda yapılan araştırmanın temel amacı, katılımcıların yapay zekâya yönelik genel tutum düzeyi ile Dinî tutum düzeyi arasında nasıl bir ilişki vardır? sorusuna yanıt bulmak ve demografik değişkenlere göre yapay zekâya yönelik tutum ile Dinî tutum düzeylerinin anlamlı bir şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya çıkarmaktır. Bu kapsamda nicel araştırma yöntemlerinden faydalanılan çalışmanın örneklem grubunu Ankara ili Polatlı ilçesinde ikamet eden 302’si kadın ve 202’si erkek olmak üzere toplamda 504 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada Ok tarafından geliştirilen “Dinî tutum ölçeği” ile Kaya ve arkadaşları tarafından Türkçeye uyarlanan “yapay zekâya yönelik genel tutum ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 istatistik programından yararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda; bireylerin yapay zekâya yönelik pozitif tutum düzeylerinin negatif tutum düzeylerine göre daha yüksek olduğu, Dinî tutum açısından en yüksek ortalamaya biliş boyutunda ve en düşük ortalamaya duygu boyutunda sahip oldukları tespit edilmiştir. Cinsiyet, yaş grupları, medeni durum ve aylık gelir durumu değişkenleri ile yapay zekâya yönelik tutum arasında anlam ifade edecek düzeyde ilişki saptanmazken; meslek çeşidi, eğitim düzeyi, teknolojik ürünlerle olan ilişki, yapay zekâya yönelik bilgi düzeyi ve yapay zekâ ile ilgili gelişmeleri takip etme sıklığı ile yapay zekâya yönelik tutum arasında anlamlı bir ilişki olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca cinsiyet, yaş grupları, teknolojik ürünlerle olan ilişki, yapay zekâya yönelik bilgi düzeyi ve yapay zekâ ile ilgili gelişmeleri takip etme sıklığı değişkenleri ile Dinî tutum arasında anlam belirtecek düzeyde bir ilişkiden söz edilemezken; medeni durum, aylık gelir durumu, meslek çeşidi ve eğitim düzeyi değişkenleri ile Dinî tutum arasında anlamlı bir ilişkinin var olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca yapay zekâya yönelik pozitif tutum düzeyi ile Dinî tutum arasında negatif yönlü düşük düzeyde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Yapay zekâ ile ilgili farklı konularda araştırmalar mevcuttur. Ancak yapay zekâya yönelik tutum ile dini tutum arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılmasına yönelik çalışma eksikliği vardır. Bu doğrultuda, yapılan araştırma literatürdeki önemli bir boşluğu dolduracak ve farklı çalışmalara kaynaklık edecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Studies (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 12, 2024 |
Publication Date | June 15, 2024 |
Submission Date | January 28, 2024 |
Acceptance Date | April 27, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |