Mekân, kişinin yalnızca oluş alanının bir göstergesi değil, bu oluşun anlamsal değerini de niteleyen önemli bir kavramdır. Foucault’nun heterotopya kavramıyla açıkladığı mekânın toplumsal anlamı, birbirinden farklı yapıların bir araya gelişiyle oluşturduğu bütünlüğe ilişkindir. Bu çalışma, Foucault’nun heterotopya kavramından yola çıkarak mekânı, göç olgusuyla bir arada incelemektedir. Kimi zaman küresel bir sorun hâlini alan göç, söz konusu mülteciler olduğunda gerçek bir krize işaret etmektedir. Öyle ki bu kriz, yalnızca göçe zorlanan insanları değil, göç edilen yeri ve bunun toplumsal bir soruna dönüşme biçimini de kapsamaktadır. Böylece göç hareketliliği, toplumsal anlayışı şekillendiren temel unsurlardan biri hâline gelmektedir. Çalışmada, mültecilerin içinde bulunduğu koşullara yönelik geliştirilen anlayışın, ötekilik anlamından çok empati boyutuna odaklanılmaktadır. Böylece, iletişim teknolojilerinin sağlayacağı anlatıları ve bu anlatıların empati duygusu yaratmadaki rolünü ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda belirlenen örneklem, Birleşmiş Milletler için sanal gerçeklik teknolojileriyle çekilen Clouds Over Sidra filmidir. Film, nitel araştırma yöntemlerinden örnek olay incelemesi ile analiz edilmektedir. Analiz sonucuna göre, film mekânı Foucault’nun sapma heterotopyası tanımına denk düşmekte ve bu heterotopya izleyici ile film arasında ortaklık kurmaktadır. Sanal gerçeklik teknolojileriyle izleyicide oluşan mevcudiyet, görüş açısı genişliği, sarmalanma ve deneyimleme gibi faktörler, anlatıda ele alınan hikâyenin soyut gerçekliğini somut düzeye taşımaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication Studies, Communication Technology and Digital Media Studies |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | October 2, 2023 |
Submission Date | August 20, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 22 |