Gazetecilik yapan başvurucu, canlı yayınlanan bir televizyon programında Fransa’da yaşayan Müslümanlara yönelik sarf ettiği sözlerin ayrımcılık ve dini nefrete tahrik içerdiğinden bahisle ulusal yargı mercileri tarafından para cezasına mahkûm edilmiştir. İfade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla konuyu AİHM’ne taşıyan başvurucu karşısında Hükümet hakkın kötüye kullanılması argümanına dayanmıştır. Ancak bu argümanı yeterli bulmayan Mahkeme esas incelemesine geçerek üç aşamalı testi uygulamıştır. Buradan hareketle somut olayın bağlamına, ilgili ve yeterli gerekçelerin varlığına, cezaların niteliğine ve niceliğine özel önem verilmiştir. Bu çerçevede ihtilaf konusu söylemlerin sert eleştiri olmanın ötesinde ayrımcı bir nitelik taşıdığına vurgu yapılarak taraf devlete geniş bir takdir marjı bırakılmıştır. Sonuçta başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine hükmedilmiştir. Nefret söylemi bağlamında AİHM’nin önüne getirilen bir davada AİHS’nin 10. maddesinin mi yoksa 17. maddesinin mi uygulanacağı çalışmamızda irdelenen temel hukuki sorunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla nefret söyleminin hukuki niteliğini ve ihtilaflı ifadelerin hangi noktaya koruma alanından yararlanacağını tespit etmek gerekir. Bu eksende çalışmamızda ilk olarak somut olayın ayrıntılarına ve ulusal yargı mercilerinin değerlendirmelerine, ardından AİHM’nin incelemesine yer verilmiştir. Sonrasında sırasıyla nefret söyleminin; hakkın kötüye kullanılması yasağıyla, ifade özgürlüğüyle, nefret suçuyla ve ayrımcılıkla olan ilişkisi incelenmiştir. İfade özgürlüğünün sınırlanması bakımından yasallık, meşru amaç ve demokratik toplumda gereklilik ölçütlerinin somut olaydaki yansımalarına ise ayrıca yer verilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Legal Theory, Jurisprudence and Legal Interpretation |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | January 25, 2024 |
Submission Date | December 10, 2023 |
Acceptance Date | January 17, 2024 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 2 Issue: 1 |