Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olup “devleti yönetme” ana hedefleri ile yadsınamaz bir öneme sahiplerdir. Bir tüzel kişilik olan siyasi partilerin hukuki varlığını sonlandıran bir yaptırım olan “kapatılma”, gerçek kişilerin hukuki varlığını bir yaptırım olarak sonlandıran “idam” cezasına tekabül etmektedir. Tali kurucu iktidar tarafından kaldırılan “idam” cezasının gerekliliği ve şartları üzerine devam eden güncel tartışmalar göz önünde bulundurulduğunda, mer’i durumda olan siyasi partilerin kapatılması konusu güncel ve tartışılabilir niteliğini korumaktadır. Anayasa Mahkemesinde görülen siyasi parti kapatma davaları açılmalarından itibaren yargısal süreçleri ile birlikte kamuoyunun yakından ilgisini çekmiştir. Siyasi partiler açısından en ağır hukuksal yaptırım olan kapatılma, akademik alanda da ilgi çeken ve üzerinde durulan bir konu başlığı olmuştur. Akademik çalışmalarda siyasi partilerin kapatılması konusu ve siyasi parti kapatma davaları, genellikle supranasyonel normlara ve içtihatlara uyumu temelinde “eleştirel” bir perspektifle ele alınmıştır. Bu çalışmada 1982 Anayasası döneminde Anayasa Mahkemesinde açılan siyasi parti kapatma davaları, iddianame ve karar gerekçeleri temel alınarak bir sınıflandırmaya tabi tutulmuş olup, bu sınıflandırma temelinde Anayasa Mahkemesinin siyasi parti kapatma davaları sonuçlandırma süresi, kurumsal tutumu (kapatma/red veya oybirliği/oyçokluğu vb.) ve üyelerin bireysel yargısal tutumları incelenmiştir. Çalışmada Anayasa Mahkemesi üyelerinin yargısal tutumlarının seçildikleri kaynaklara göre (Yargıtay, Danıştay vb.) ve seçen Cumhurbaşkanına göre bir ortaklaşma gösterip göstermediği de ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 13 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 7 Sayı: 1 |
.