Objective: The RDW a recently described novel risk marker has been shown to be predictive of morbidity and mortality in variety of cardiovascular settings, and routinely reported as part of the complete blood count. We thought that RDW can increase in patient with ACS and investigated the effect of RDW on the clinical and angiographic classification of ACS. Material and Methods: 236 patients with ACS, 46 patients with heart failure and 136 control patients were included to the study. ACS group divided into four subgroups clinically (stabil AP, unstabil AP, acute MI, non-cardiac AP) and angiographically divided into three subgroups (critical vascular occlusion, non-critical vascular occlusion, normal). The groups were compared according to laboratory parameters. Results: There was difference between heart failure group and the other groups according to levels of total cholesterol, triglyceride, calcium and WBC. There was difference in all groups according to levels urea, creatinine, albumin, neutrophil count, RDW and troponin (p<0.05). In clinical classification, There was no difference in levels of RDW while there was a difference between acute MI group and the others in troponin level (p<0.05). In angiographic evaluation, there was difference between normal group and the others according to levels RDW (p<0.05). Conclusion: We detected that RDW were increased in patients presenting with ACS and heart failure, but we saw no difference between the subtypes of ACS. In conclusion, we think that RDW might be considered with other cardiac markers for the evaluation of ACS patients admitted to emergency departments
Amaç: Günümüzde yeni bir risk belirteci olarak tanımlanmış olan eritrosit dağılım aralığı (RDW), birçok kardiyovasküler hastalıkta mortalite ve morbiditenin prediktif bir değeri olarak gösterilmektedir ve tam kan sayımında rutin olarak çalışılmaktadır. Biz, RDW’nin, akut koroner sendromlu (ACS) hastalarda yükselebileceğini düşündük ve çalışmamızda ACS’nin klinik ve anjiyografik sınıflaması üzerine etkisini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya ACS’li 236 hasta, kalp yetmezlikli 46 hasta ve 136 kontrol grubu hastası dahil edildi. ACS grubundaki hastalar klinik olarak 4 alt gruba (stabil AP, unstabil AP, akut MI ve non-kardiyak AP) ve anjiyografik olarak 3 alt gruba (kritik damar darlığı, non-kritik damar ve normal) ayrıldı. Gruplar ve grupların alt tipleri çalışılan laboratuvar parametreleri açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Kalp yetmezliği grubuyla diğer gruplar arasında total kolesterol, trigliserid, kalsiyum ve lökosit (WBC) seviyelerine göre anlamlı bir fark mevcuttu (p<0,05). Tüm gruplar arasında üre, kreatinin, albümin, nötrofil yüzdesi, RDW ve troponin seviyelerine göre anlamlı bir fark mevcuttu (p<0,05). Klinik sınıflamada, troponin seviyelerine göre akut MI grubu ile diğer gruplar arasında anlamlı bir fark mevcut iken (p<0,05), RDW seviyelerine göre anlamlı bir fark bulunamadı. Anjiyografik değerlendirmede RDW seviyelerine göre anjiyografisi normal olanlar ile diğer gruplar arasında belirgin bir fark mevcuttu (p<0,05). Sonuç: Biz akut koroner sendromlu ve kalp yetmezlikli hastalarda RDW seviyelerini yüksek tespit ettik, fakat ACS’ nin alt tipleri arasında anlamlı bir fark bulamadık. Sonuç olarak biz RDW’nin acil servise başvuran ACS’li hastaların değerlendirilmesi için diğer kardiyak belirteçlerle birlikte göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünmekteyiz
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 1, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 15 Issue: 2 |