Toplumdaki değişim ve bunlara bağlı olarak ayrımcılık yasağı, eşitlik ve aile hayatının korunması ilkeleri doğrultusunda yapılan Türk Medeni Kanunu’ndaki düzenlemeler, kanunun genel gerekçesinde belirtildiği üzere kadın-erkek eşitliğini sağlamayı amaçlamaktadır. Yapılan düzenlemeler, birçok konuda bu ilkeleri hayata geçirmiştir. Konunun yerel mahkemeler yanında Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve hatta uluslararası hukuk boyutuna taşınması neticesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına konu olması, bu eşitliğin tamamen sağlanamadığını göstermektedir. Türkiye’nin de taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına Dair Sözleşme (CEDAW) ve hukukumuzda yapılan düzenlemeler karşılaştırıldığında bu eşitlik tam olarak sağlanamamıştır.
Kanuni düzenlemelerle tam olarak sağlanamayan soyadı noktasındaki kadın-erkek eşitliği, yargı mercilerince benimsenmiş içtihatlar ile sağlanmakta olup; bu çözüm yolu, yazılı hukuk ve fiili durumlar arasında çelişkilere sebep olmaktadır. Ulusal ve uluslararası yüksek mahkemelerce kadının soyadı konusunda verilen kararlar ve özellikle bu kararlara katılmayan üyelerin karşı oy yazıları ve yerel mahkemelerin bu konudaki ret kararlarının gerekçeleri incelendiğinde; çelişkilerin eleştirildiği görülmektedir.
Soyadı ayrımcılık yasağı kadın-erkek eşitliği insan hakları CEDAW insan evli kadının münhasıran soyadını kullanması davası.
Konya Barosu
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | June 29, 2021 |
Submission Date | May 19, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 1 Issue: 1 |