Binbir Gece Masalları’nda Şehrazad, Şehriyar’a bin bir gece boyunca hikâye anlatır. Hikâye anlatıcılığı Şehrazad ile Şehriyar arasındaki bir oyundur. Şehrazad hikâye anlattığı her gece bir gün daha yaşama hakkı elde eder. Melih Cevdet Anday’ın Mikado’nun Çöpleri oyununda da hikâye anlatıcılığı Şehrazad ve Şehriyar arasındaki gibi bir oyuna dönüşür. Bir kış gecesi bir araya gelen Erkek ve Kadın kendilerini birbirlerine sırayla hikâye anlattıkları bir oyunun içinde bulur. Mikado’nun Çöpleri’nde hikâye anlatma arzusu ile hikâyeyi yıkma arzusu bir arada ilerler. Anlatıcı ile dinleyici arasındaki alışveriş kesintiye uğrar. Erkek ve Kadın birbirine gerçek mi yalan mı olduğu belli olmayan hikâyeler anlatır. Mikado’nun Çöpleri oyununda hikâyeler olasılıklara dönüşür, belirsizleşir. Erkek ve Kadın anlatılan hikâyeleri şüphe ile dinler. Oyun hikâye anlatıcılığı geleneğini yapısöküme uğratır. Anlatma eylemini alaya alır. Hikâyeleri anlamsız, içi boşalmış harflere, göstergelere dönüştürür. Oyunda hikâyeleri dinlememe, merakla dinlemeye dönüşür. Anlatıcı anlatmanın hazzını yaşar. Anlatıyı aniden keser, dinleyicisini bekletir; onu etkilemeye, şaşırtmaya, heyecanlandırmaya çalışır. Hikâyeler; yalanla, hileyle, alayla örülür. Bu bağ sebebiyle Melih Cevdet Anday’ın Mikado’nun Çöpleri oyununda anlatının yapısı, Binbir Gece Masalları ve hikâye anlatıcılığı çerçevesinde incelenecektir. Makalede Binbir Gece Masalları ve hikâye anlatıcılığı üzerinde durulacak ardından Melih Cevdet Anday’ın Mikado’nun Çöpleri oyununda Binbir Gece Masalları ve hikâye anlatıcılığının nasıl dönüştürüldüğü irdelenecektir.
In One Thousand and One Nights, Scheherazade tells Shahryar stories for a thousand and one nights. Storytelling is a game between Scheherazade and Shahryar. Every night she tells a story, Scheherazade gets the right to live one more day. In Melih Cevdet Anday’s play Mikado’nun Çöpleri, storytelling is turned into a game like that between Scheherazade and Shahryar. Getting together on a winter night, Man and Woman find themselves involved in a game in which they tell each other one story after another. The desire to tell a story goes hand in hand with the desire to destroy the story in Mikado’nun Çöpleri. The exchange between the narrator and the listener is interrupted. The Man and the Woman tell each other stories that are not known to be true or false. In the play, stories turn into possibilities and become ambiguous. They reveal suspicion. The Man and the Woman listen to the stories with doubt. The play deconstructs the tradition of storytelling. It mocks the act of narration. It turns stories into meaningless, hollow letters and signs. In Mikado’nun Çöpleri, not listening to the stories turns into listening with curiosity. The narrator experiences the pleasure of telling. He suddenly interrupts the narrative, makes his audience wait, and tries to influence, surprise, and excite the audience. In the play, the stories are woven together with lies, deceit, and sarcasm. Due to this correlate , this paper examines the narrative structure in Anday’s Mikado’nun Çöpleri within the framework of One Thousand and One Nights and storytelling. One Thousand and One Nights and the subject of storytelling are discussed, followed by an investigation of how Anday’s play Mikado’nun Çöpleri transforms One Thousand and One Nights and storytelling.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Applied Theatre |
Journal Section | Original Article |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2021 |
Submission Date | September 15, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |