Since ancient times,the deer has been a sacred animal believed to have guiding, lucky and protective qualities both before and after Islam. In addition to these positive meanings attributed to the deer, the fact that the deer is among the animals gifted to the god reveals the value given to him. However, it is seen that this importance attributed to the deer is exactly the opposite in the Bulgarian writer Sabri Tata’s novel ‘Geyik Avı’. Because in the novel, the oppressions of the Bulgarians, who gained their independence by rebelling against the Ottoman Empire, to the Turks who became a minority while they were homeowners the their lands, are discussed, and it is explained that the Turkish identities were tried to be destroyed under the name of the ‘return to descent’ movement, especially during the Todor Jivkov government. The fact that the government tortures the Turks, who oppose their wishes, by hunting / catching them like ‘deer’, turns the positive connotation of the deer metaphor from past cultures into a negative meaning. Therefore, Turks are identified with this metaphor, which is used bothin the name of the novel and in its content, and the change in meaning is turned into an allegory that can only be understood when the novel is read.
Geyik, eski zamanlardan beri hem İslâm öncesi hem de sonrasında yol gösterici, şans getirici ve koruyucu gibi niteliklerinin olduğuna inanılan kutsal bir hayvan olmuştur. Geyiğe yüklenen bu müspet anlamların yanı sıra Göktanrı’ya armağan edilen hayvanlar arasında geyiğin de yer alması, ona verilen değeri ortaya koymaktadır. Lakin geyiğe atfedilen bu önemin Bulgaristanlı yazar Sabri Tata’nın ‘Geyik Avı’ adlı romanında, tam aksi mahiyette olduğu görülmektedir. Zira romanda, Osmanlı Devleti’ne isyan ederek bağımsızlığını kazanan Bulgarların, yaşadıkları topraklarda ev sahibiyken azınlık durumuna düşen Türklere yaptıkları zulümler ele alınmakta, bilhassa Todor Jivkov hükümeti döneminde, Türklerin ‘soya dönüş’ hareketi adı altında Türk kimlikleri yok edilmeye çalışıldığı anlatılmaktadır. Hükümetin, isteklerine karşı çıkan Türkleri ‘geyik’ gibi avlayarak / yakalayarak çeşitli işkencelerde bulunması ise geyik metaforunun geçmiş kültürlerden gelen müspet çağrışımını menfi anlama çevirmektedir. Dolayısıyla hem romanın isminde hem de muhteviyatında kullanılan bu metafor ile Türkler özdeşleştirilmekte, gerçekleşen anlam değişimi ise ancak roman okunduğu vakit anlaşılacak bir alegoriye çevrilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | March 25, 2023 |
Submission Date | February 24, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 10 |