This study compares two important names of Eastern and Western literature within the framework of the conseptions of love and death reflected in their works. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, one of the leading names of Sûfî literature, is a philosopher, poet, and sûfî who devoted his life to love and conveyed the love of Allah, which he felt deeply, to every moment of his life and his verses. In Mevlâna, the concepts of love and death are at the center of life as complementary issues. Mevlâna names the moment of death at the end of his life, which he spent waiting to meet his dearest, as “Şeb-i Arûs”, meaning the night of Reunion with his beloved. According to this philosophy, death does not represent an end or separation for the sûfî, but the beginning of an eternal life. There is a love-oriented life and a universally unifying death, which are reflected in the verses of William Shakespeare, one of the doyens of English literature in the Renaissance period. Starting from Mevlâna’s philosophy of Sûfîsm, this study examines that the extraordinary nature of Shakespeare’s depictions in his works, stemming from his love for a human being, tries to seek and glorify love in the metaphysical dimension inherent in creation. Shakespeare, who searches for the meaning of life between love and death with existential questionings, maintains the unifying, rather than dividing, feature of death, by using similar expressions to Mevlâna’s depicting the moment of not coveting this world but meeting his true beloved. Although Shakespeare does not write with the divine purpose inherent in Mevlâna’s philosophy, he discusses the majesty of love that surrounds the whole life in his works and complains about how human beings remain indifferent to this devotion, which is the essence of the universe. As a result, this research aims to reveal how the concepts of love and death, which possess the essence of life, are examined in the works of Mevlâna and Shakespeare, two of the prominent literary figures of Eastern and Western literature.
Bu makale Doğu ile Batı edebiyatının iki önemli ismini eserlerine yansıyan aşk ve ölüm anlayışları çerçevesinde karşılaştırmaktadır. Tasavvuf edebiyatının önde gelen isimlerinden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî yaşantısını aşka adamış, derinden hissettiği Allah sevgisini hem hayatının her anına hem de dizelerine aktarmış bir filozof, şair ve mutasavvıftır. Mevlânâ’da aşk ve ölüm kavramları birbirini tamamlayıcı meseleler olarak hayatın merkezindedir. Mevlânâ sevdiğine kavuşmayı bekleyerek geçirdiği ömrün sonundaki ölüm anını sevgiliye kavuşacağı gece anlamına gelen “Şeb-i Arûs” olarak adlandırır. Bu felsefeye göre ölüm mutasavvıf için bir bitiş ya da ayrılık değil, sonsuz bir hayatın başlangıcını temsil eder. Rönesans dönemi İngiliz edebiyatının duayenlerinden William Shakespeare’in de dizelerine yansıyan aşk odaklı bir yaşam ve evrensel nitelikte birleştirici bir ölüm söz konusudur. Bu çalışma, Mevlâna’nın tasavvuf felsefesinden yola çıkarak, Shakespeare’in bir insana olan aşkından kaynaklanarak eserlerine yansıttığı tasvirlerindeki olağandışılık aslında yaratılışın özünde var olan metafiziksel boyutta aşkı aramaya ve yüceltmeye çalıştığını inceler. Varoluşsal sorgulamalarla aşk ve ölüm arasında yaşamın anlamını arayan Shakespeare, Mevlâna’nın bu dünyaya tamah etmeyip asıl sevgiliyle buluşma anını betimlemesine benzer ifadeler kullanarak ölümün ayırıcı değil aksine birleştirici özelliğinden bahseder. Shakespeare, Mevlâna’nın felsefesinin özünde var olan ilahî gaye ile yazmasa da şiirlerinde tüm yaşamı çevreleyen aşkın heybetinden bahseder ve insanoğlunun kâinatın özü olan bu sevdaya nasıl kayıtsız kalabildiğinden yakınır. Sonuç olarak bu araştırma, Doğu ve Batı edebiyatlarının öne çıkan edebi kişiliklerinden olan Mevlâna ve Shakespeare’in eserlerinde yaşamın özüne vâkıf olan aşk ve ölüm kavramlarının nasıl incelendiğini ortaya çıkarmaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Comparative and Transnational Literature |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | October 27, 2023 |
Submission Date | September 11, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: Özel Sayı 1 (Cumhuriyetin 100. Yılına) |