Biyografi temelli araştırma ve incelemeler, tarihle ilgili çalışmaların ayrılmaz bir parçasını, yadsınamaz bir yönünü oluşturur. Zira bugün gibi dünün merkezinde de insan vardır. İnsanın şekil verdiği toplum, devlet, medeniyet gibi unsurlarla beraber, tarih de yine insan tarafından hem yaşanarak hem de yazılarak inşa edilen bir olgu ve var oluş alanıdır. Özellikle Türk-İslam medeniyetinin yönünü belirleyen ilkeler açısından bunun vazgeçilmez bir anlamı bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin hâkim olduğu çağlarda da geçerliliğini koruyan bu durumun edebiyat sahasında çeşitli etki ve yansımaları görülmektedir. Osmanlının son dönemdeki zengin biyografi yazıcılığının dikkate değer temsilcilerinden biri olan Hocazâde Ahmed Hilmi, adı çok fazla öne çıkmayan bir yazar olsa da, başta kendisinin de bağlı olduğu Nakşibendiyye’nin önemli isimleri olmak üzere birçok tasavvuf büyüğüne dair kaleme aldığı hâl tercümeleriyle devrinin üretken sayılabilecek müelliflerinden biridir. Bu çalışmada, Hocazâde’nin eserleri arasında tarihçe en önde gelen ve yalnız bir isme odaklanmasıyla aynı zamanda bir monografi özelliğine sahip tek kitap olan Mir’ât-ı Hazret-i Muhyiddîn İbn Arabî adlı risalenin konu ve biçim yapısı bakımından tanıtılıp ana hatlarıyla değerlendirilmesi, ayrıca eserin transkripsiyonlu metin hâlinde günümüz harflerine aktarılması amaçlanmıştır.
Biography-based research and studies are an integral part and an undeniable aspect of historical studies. Because people are at the center of yesterday, just like today. Along with elements such as society, state and civilization shaped by humans, history is also a phenomenon and field of existence constructed by humans, both lived and written. This has an indispensable meaning, especially in terms of the principles that shape the Turkish-Islamic civilization. This situation, which remained valid during the periods when the Ottoman Empire was dominant, has various effects and reflections in the field of literature. Hocazade Ahmed Hilmi, one of the notable representatives of the rich biography of the Ottoman Empire in the last period, is a writer whose name is not very prominent, but he is one of the writers who can be considered productive of his time with his state translations of many Sufi elders, especially the important names of Nakşibendiyye, to which he is affiliated. In this study, the treatise named Mir’at-ı Hazret-i Muhyiddin İbn Arabi, which is the most prominent among Hocazade’s works at the time and is the only book that has the feature of a monograph as well as focusing on a single name; It is aimed to introduce and evaluate the work in terms of its subject and form structure, and to transfer the work to today’s letters in the form of a transcribed text.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Islamic Literature, Literature of History |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | April 28, 2024 |
Submission Date | March 19, 2024 |
Acceptance Date | April 19, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 15 |