Adana’da, XIX. yüzyıla kadar Türkler ve Ermeniler arasında ciddi bir sorun yaşanmadı. Ancak büyük devletlerin istiklal vaadine kanan Ermeniler, “Bağımsız Ermenistan’ı” kurmak için 31 Mart Vakası’nın ardından 14 Nisan 1909’da Adana’da bir isyan çıkardılar. 14 Nisan’da başlayan isyan, 26 Nisan sabahına kadar devam etti. Olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı fazlaydı. Nihayetinde Babıali, bu isyanı bastırdı. Ancak Osmanlı Devleti’nin, Birinci Dünya Savaşına girmesiyle Ermeniler, tekrar harekete geçti. Seferberlik emirinin ilan edilmesiyle silahaltında bulunan Ermeniler, silahları ile kaçarak komitelere katıldılar. Cephe gerisinde kalan halka eziyet ettiler, askerin iaşe ve ikmal yolunu kestiler ve bölge halkının mallarını gasp edip öldürdüler. Babıali, bu durumun önüne geçmek için zorunlu sevk ve iskân kanunu çıkardı. Zararlı faaliyetlerde bulunan Ermenileri, savaşın olmadığı, güvenli bölgelere gönderdi. Adana’da isyana katılan Ermenilerde sevk ve iskâna tabi tutuldu. Böylece Çukurova’da isyan çıkaran ve asayişi bozan Ermeniler, güvenlik amacıyla bölgeden uzaklaştırıldı.
İtilaf Devletleri’nin en büyük amacı Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşmaktı. Mondros Mütarekesi, Osmanlı topraklarında işgalin fiili olarak başlamasını sağladı. Söz konusu anlaşma ile Anadolu’nun diğer şehirleri gibi Adana’da, düşman kuvvetleri tarafından işgal edildi. İşgale boyun eğmeyen Adana halkı ve Kuvayımilliye birliklerinin direnişi sonucunda Adana ve çevresi düşman işgalinden kurtarıldı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kentsel Politika |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 21 Sayı: 1 |
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi ULAKBİM-TR Dizin tarafından dizinlenen hakemli ve bilimsel bir dergidir.