Edebiyatımızın 16. yüzyıl şair ve yazarlarından, Cinânî mahlasıyla eserler veren Bursalı Mustafa bin Muhammed (öl. H. 1004 / M. 1595) her şeyden önce divan sahibi bir şairdir. Kaynakların belirttiğine göre üç dilde şiir yazma yeteneğine sahiptir. Elimizde bir Türkçe Divanı, Riyâzu’l-cinân ve Cilâ’u’l-kulûb adlı iki mesnevisi, bir de çalışmamıza konu olan mensur hikâye kitabı Bedâyi’ü’l-Âsâr’ı bulunmaktadır. Bazı kaynaklarda hamse sahibi olduğu belirtilirse de şu ana kadar ele geçen başka bir mesnevisi bulunmamaktadır. Bedâyi’ü’l-Âsâr, kaynaklarda adından Letâif-i Cinânî olarak da söz edilen klâsik hikâye külliyatlarımızdan biridir. Külliyatta 76 hikâye ile acîbe ve garîbe başlıkları altında 18 latîfe bulunmaktadır. Hikâyelerin birçoğu, günümüze kadar hiç duymadığımız çok zevkli anlatımlardır. Eserde, olağanüstü masal unsurları taşıyan hikâyeler bulunmakla beraber, çağdaş hikâyeleri aratmayacak, günlük hayat sahneleri içinde insanın en zayıf yönlerini ince ayrıntılarıyla tasvir eden realist hikâyeler de azımsanmayacak kadar çoktur. Bedâyi'ü'l-âsâr'daki hikâyelerin çoğu yerli unsurları işleyen özgün hikâyelerdir. Bunun yanında eserde, Kırk Vezir Hikâyeleri, Binbir Gece Masalları, Şeh-nâme gibi şark kaynaklı külliyatlardan seçilip alınmış ya da yeni bir biçime sokulmuş hikâyelerle, halk arasından derlenen anonim anlatılar da vardır. Bazı hikâyelerin başında yazar: " mahrûsa-i Burûsa’da vâki’ olan Câmi’-i Kebîr’de zamânla mü’ezzin olan Karakaş-nâm kimesne… böyle rivâyet ider" gibi ifadelerle hikâyelerin kimden derlendiğini isim vererek belirtmektedir. Cinânî, hikâyelerin anlatımında gayet sade, açık, Arapça, Farsça terkiplerden oldukça arınmış, sanat endişesinden uzak, külfetsiz bir dil kullanır. Yer yer atasözleri ve deyimlerle, manzum parçalarla süslenen hikâyeler sürükleyici, yapmacıktan uzak, ahenkli bir ifadeyle kaleme alınmıştır. Bunun yanında halkın konuşma dilinden alınan kelime ve deyimlerin bolluğu gözden kaçmamaktadır. "Bu kitaptaki hikâyeler, mevzu bakımından muhteliftir. Kara ve deniz cenklerine, kadın fitnelerine, cadılara, cinlere tılsımlara ait küçük küçük hikâyeler... Eserin asıl ehemmiyeti yazılı Arap ve Acem eski kaynaklarından alınmış hikâyelerin pek az olmasına karşılık Anadolu ve Rumeli hayatını gösteren orijinal hikâyelerin çokluğu ve 16. asrın halk hayatını bütün samimiyeti, bütün kostümleri ve dekorları ile yaşatabilmesi dolayısıyladır. Meyhane ve gezinti âlemleri, baskın sahneleri, kervan hayatı, gemi yolculuğu hülâsâ o asır hayatının her köşesi bu hikâyelerde canlı bir surette göze çarpar" diyen Köprülü eserin genel konusunu kısaca özetlemiştir. (Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, Ankara, 1966, s. 391)
Şimdiye kadar Bedayi'ü'l-âsâr'ın yurt içi ve yurt dışı yazma eser ihtiva eden kütüphanelerde sekiz yazma nüshası tespit edilmiş olup, İstanbul Yapı Kredi Sermed Çifter Kütüphanesi No: 842’de Kitâb-ı Letâif adıyla kayıtlı nüshanın çeviri yazılı metni yayımlanmıştır. Külliyatta hikâyelerin vak’a kuruluşları arasında yer yer Bursa’nın muhtelif coğrafi mekânlarına ait tasvirlere yer verilmiş, Bursa mekânları ve değişik insan unsurları ile okuyuculara tanıtılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmamızda eserdeki Bursa’nın değişik yörelerine ait anlatımlar günümüz Türkçesi ile aktarılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı |
Bölüm | Edebiyat |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Mart 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 22 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 12 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 22 (Prof. Dr. Hasan KAVRUK Armağan Sayısı) |