Stefan Zweig presents a life fragment from an old businessman who is alienated from his wife and his daughter. Salomonsohn who has worked ardently to provide a wealthy life for his wife and daughter thinks that they betray him because of their immoral attitudes. Upon learning a fact about his daughter, he starts to question his whole life in pain and feels an emotional emptiness. Salomonsohn, who has performed the social roles of being a father and a husband successfully could not go beyond this. The possibility that his wife and daughter have a mysterious life impairs him spiritually. The aim of this study is to make a psychoanalytic observation of Salomonsohn’s inner world where he questions himself, his familial values, and the outer world. I benefitted from the existentialist interpretation of Jean Paul Sartre’s, the phallic concept of Sigmund Freud’s and the shadow concept of Carl Jung in this observation. I analyzed the plot and the character by referring to the writings of Engin Geçtan who is one of the pioneers of existentialist psychotherapy in Turkey. In this story, Zweig shows that the inner world of a modern individual can be easily destroyed with a fact which he learns coincidentally. People disguise their true selves to maintain healthy relations with others and all relations are based on vulnerability and temporality.
Stefan Zweig, Bir Yüreğin Çöküşü öyküsünde karısına ve kızına yabancılaşan yaşlı bir iş insanının hayatından kesit sunar. Tüm hayatını ailesinin maddi refahı için hırsla çalışarak geçiren Salomonsohn, karısının ve kızının kendine ihanet ettiği düşüncesiyle derin bir boşluğa düşer ve tüm yaşamını acı çekerek sorgulamaya başlar. Toplumun kendisine verdiği baba ve koca rollerini başarılı bir şekilde yerine getiren Salomonsohn ailesinin taleplerini yerine getiren biri olmaktan öteye gidememiştir. Ailesinin ondan gizli bir hayatının var olabileceği ihtimali bedensel olarak zayıf olan karakteri ruhsal olarak da zayıflatır. Bu çalışmanın amacı kendini ve dünyayı hayatının son anlarında büyük bir hayal kırıklığıyla sorgulayan yaşlı adamın içsel dünyasına psikanalitik bir gözlem yapmaktır. Bu gözlemi yaparken Jean Paul Sartre’ın varoluşçuluk yorumundan, Sigmund Freud’un fallik ve Carl Jung’un gölge kavramlarından faydalandım. Varoluşçu psikiyatrinin Türkiye’deki öncü isimlerinden Engin Geçtan’ın bu konudaki yazılarına referanslar vererek olay örgüsünü ve karakter analizini yaptım. Zweig’ın bu öyküde dikkat çektiği şey modern bireyin dünyası tesadüfen öğrendiği bir gerçekle alt üst olabilmektedir ve ilişkileri sağlam bir zeminde götüren şey aslında insanların taktığı maskelerdir. Modern dünyada tüm ilişkiler geçicilik ve kırılganlık temellidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 8 |