Kapitalizm giderek menzilini ve ölçeğini genişletirken, artan insan olanaklarını fiilen engelleyen çelişkiyi ve sömürüyü de derinleştirmekte ve daha görünür hâle getirmekte. Bu görünür olma hâli , gelirlerin ve kaynakların eşitsiz dağılımında, zenginle yoksul arasındaki makasın gitgide daha fazla açılması ve keskinleşmesinde, emeğin sistematik bir biçimde güvencesizleştirilmesinde ve kapitalizmin güncel krizinde kendini yeniden ortaya koymakta. Kapitalizmin 2008’de küresel ölçekte bir kez daha krize girmesi, bir tarafta hegemonyayı yeniden inşa etmek üzere “rıza”yı sağlayamadığı noktada baskı ve şiddet unsurlarını daha fazla hissettirmesini ve işe koşmasını getirirken, diğer tarafta ise, “tarihin sonu” tartışmalarının asılsızlığını ve kapitalizmin “insanlığın ortak aklı” olarak görülemeyeceği görülemeyeceğini pekiştirmekte. Krizle birlikte kapitalizmin en kapsamlı eleştirisini yapan, üstündeki gizemi kaldıran ve krizlerin sebepleri de dâhil olmak üzere kapitalizmin yasalarını ve eğilimlerini ortaya koyan Karl Marx’ın bir anlamda yeniden ilgi odağı olması da bu durumla ilişkilendirilebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar |
Bölüm | Kitap İncelemesi ve Değini |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 17 (2) Sayı: 34 |