Bu çalışma Batı'daki metropolleri ve Üçüncü Dünya'daki turistik mekanları post-kolonyal durumun
görüngüleri olarak ele alarak hegemonik Batılı özne ile Üçüncü Dünyalı turistin bu iki farklı mekanda
karşılaşmalarını ve bu iki grubun kimliklerinin bu karşılaşma içinde nasıl farklı olarak yaşandığını ve
konumlandığını inceliyor. Zygmund Bauman'ın "yabancı" kavramı ile Julia Kristeva'nın "iğrenç" nosyonunu bir araya getirerek, göçmen kültürünün ortaya çıkarttığı sınır figürlerin, hegemonik öznenin
varsaydığı bütünselliğini nasıl yerinden oynattığını göstermeye çalışıyor. Göçmenlerin Batılı
metropolitan mekanda nasıl bir yer işgal ettiklerini Batılı turistlerin Üçüncü Dünya'daki turistik mekanları
işgal ediş biçimleriyle karşılaştırarak öteki'nin kendi mekanındayken nasıl bir arzu nesnesi haline
geldiğini inceleyerek bu arzu ile Batılı öznenin yerlinin mekanında kontrol ve iktidarı etinde tutması
arasındaki ilişkiyi göstermeye çalışıyor. Turizm'in otantiklik söylemini inceleyerek bu söylemin nasıl bir
nostalji üzerine kurulduğunu gösteriyor ve turistik mekanın yerlinin kimliği ve gövdesi üzerinde yarattığı
dönüşümlere dikkat çekiyor.
Taking Western metropolis and touristic spaces in the Third World as instances of post-coloniality, this essay examines the nature of the encounter between the hegemonic First World subject and Third
World migrants and points to the different ways in the which their identities are lived and positioned in
this encounter. By bringing together Zygmunt Bauman's notion of the "stranger" with Julia Kristeva's
notion of the 'object' together, the essay examines how the borderline identifications generated by the
migant culture destabilizes the presumed unified sense of the hegemonic subject. Contrasting the way
migrants occupy the Western metropolitan space with the ways in which Western tourists occupy the touristic spaces in the Third world, I examine how and why the same Other when he/she is in his/her
own space becomes an object of desire and what this desire tells us about the Western subject's ability
to maintain control and power in the space of the native. By making a detour through the discourse of tourism, particularly by focusing on its obsession with authenticity and the kind of nostalgia it is based
upon, I examine the bodily and subjective transformation the unique space of tourism entail For the
native identity.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Radyo-Televizyon, Etik, Halkla İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Haziran 2003 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2003 Cilt: 6 (2) Sayı: 12 |