1900’lu yılların başında, ülkeye gelen seyyar panayırlar ve sirkler sayesinde sinema ile tanışan Arnavutluk’un, bu eski tanışıklığa rağmen kendi sinemasını kurması, 1950’leri bulacaktır. Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopması ile birlikte, sürekli iç çatışmalar ve farklı işgalciler ile uğraşması gereken Arnavutluk, aynı zamanda ülkede var olan ekonomik kriz ve geri kalmışlık ile mücadele etmek zorunda kalır. Bu zor dönemlerde ülkedeki sinema alanında yaşanan tek olumlu gelişme ise, her ne kadar derme çatma yapılardan oluşsa da, yeni açılan sinema salonları ve yabancı şirketler tarafından bu topraklarda çekilen filmler olmuştur. II. Dünya Savaşı sonrası krallık sisteminden sosyalizme geçiş yapan ülkede, neredeyse 50 sene sürecek bir rejim kurulmuştur. Arnavutluk’ta çekilen ilk filmler ise komünist dönemde kurulan “Shqiperia e Re” nam-ı diğer “Kinostüdyo”nun kurulması ile gerçekleşmiştir. Sovyet yardımı ile kurulan bu dev stüdyo, Arnavutluk’un film fabrikasına dönüşmüştür. Ancak Arnavutluk komünist yönetiminin izlediği dış politikalar; kurduğu baskıcı rejim ve kontrol, hissedilir bir biçimde sinemaya da yansımıştır. Dolayısıyla “Kinostüdyo” da partinin kontrolünde olan bir propaganda üretim yeri olmaktan kaçamamıştır. 1992’de komünizmin çökmesi ile birlikte Arnavutluk serbest piyasa ekonomisine geçiş yapmıştır. Bu durum sinema üretimini ise oldukça kötü bir biçimde etkilemiştir. Film üretiminde yaşanan bu hızlı düşüşe rağmen artık üretilen filmlerde yönetmenler eski sisteme göre çok daha özgür bir biçimde kendilerini ifade etmeye başlamıştır
Albania that was introduced to the cinema in early 1990s by travelling fairs and circuses would establish its own national cinema by only 1950s with a belated actualization, given the fact that the country was long acquainted with the concept. Due to its separation from Ottoman Empire hence the internal conflicts and various occupants, the country was struggling through an economic crisis and backwardness. The only cinematic breakthrough that had occurred at the time of commotion, although in flimsy architecture, was the opening of cinema halls and the films which were shot in Albanian territory by the foreign film companies. The country would right after leave the monarchy regime and evolve to socialism that would last 50 years. Eventually the very first films that were actioned in Albania were realized right after the establishment of Shqiperia e Re, as known as Kinostudio. Founded with the help of Soviet regime, this massive studio soon turned out to be the cinema factory of the country. However the foreign policy the Albanian communist government followed at the time, and the autocrat dictatorship regime they imposed palpably took its effects also on cinema. Kinostudio inevitably grew to become a place of production for propaganda In 1992, along with the collapse of Communism, Albania finally switched to the free economy which had its drawbacks on cinema quite drastically. In contrast to the dramatic fall in film production, the directors however had started to express themselves much more freely compared to the former term.
National cinema propaganda censorship cinema and history society / spectator other ideology
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 24 Issue: 2 |