İslam, Haçlı Seferleri, Osmanlı fetihleri ve Batı Afrika’daki korsanlık faaliyetleri yanında, sömürgecilik öncesi “karşılaşmalar” yoluyla da Avrupa halklarının ortak muhayyilesinde belirgin bir rol oynadı. İslam araştırmalarındaki artışın eşlik ettiği bu karşılaşmalar, İslam’ın dinsel ve/veya düşünsel tasavvurları cezbedebileceğini, hatta bazı olumlu algıların oluşmasına katkıda bulunabileceğini gösterdi. Bu durum özellikle İngiliz Aydınlanması için geçerliydi; bilhassa Osmanlı İmparatorluğu ve Hindistan’daki “Anglo-İslami” karşılaşmalar, İslam tek tanrıcılığından esinlenen radikal Protestan yorumların ortaya çıktığı, buna karşılık ortodoks Anglikanların da muhaliflerin devletten ve kiliseden dışlanmasını haklı göstermek için “Müslüman Hıristiyanlar” umacısından yararlandığı bir döneme denk düşmüştü. Söz konusu karşılaşmaların karmaşık etkisi, önde gelen İngiliz Aydınlanma düşünürlerinin yazdıklarında da gözlenebilir. Onların İslam algısı, din ve tanrısal varlığa ilişkin görüşleri ile yaşadıkları toplumdaki genel İslam algısının bir uzantısı idi. Yine de İslam’a yönelik değerlendirme ve eleştirileri Hıristiyan ortodoksisine nispetle ikincil düzeyde kaldı. Sapkınlıkla, hatta Müslüman olmakla suçlanma pahasına Hıristiyanlığın akla uygunluğunu tanıtlamaya girişen Locke, hoşgörüyü İslam da dahil olmak üzere bütün dinlerin eşit muamele görmesini destekleyen bir ilke olarak tanıttı. Hume, tek tanrılı dinler arasında ayrım yapmaksızın dini konulara şüpheci, hatta bazen “pejorative” bir şekilde yaklaştı. İslam’a bazı iğneleyici nükteler ve ironik göndermeler yapan Hume, cesaret, akla uygunluk ve hoşgörü bakımından çok tanrılı-pagan dinleri daha övgüye değer buluyordu. Kesin bir şekilde reddettiği dinlere karşı Deizm’i öneren Paine, mevcut dinlerin saçmalığını göstermeye girişirken İslam’daki bazı inanış ve pratiklerden de örnekler getirir. Müsamahakâr, Kuşkucu ve Deist bakış açılarını temsil eden farklı yaklaşımlarına rağmen, akıl yürütme ve deneyim yoluyla Tanrı’nın kavranabileceği konusunda her üç düşünürün de hemfikir olduğu kaydedilmelidir
Islam played an evident role in the common imaginary of European people through Crusades, Ottoman conquests and corsairs of Maghreb, as well as pre-colonial “encounters” accompanied by an increase in Islamic studies. The latter revealed that Islam may captivate religious and/or intellectual imagination and even contribute to build some positive perception in this respect. That was the case especially for the British Enlightenment as “Anglo-Islamic” encounters particularly in Ottoman Empire and India coincided with a period of emerging radical Protestant interpretations invoking Islamic monotheism, while orthodox Anglicans also invoked the “Mahometan Christians” bogyman to rationalise exclusion of dissents from rites of citizenship. Multi-faceted effects of the encounters concerned can also be observed in the leading British Enlightenment philosophers” writings. Their perception of Islam was influenced by their thoughts on the religion and deity as well as that of the society they lived in. Yet their considerations or criticism toward Islam remained secondary comparing to Christian orthodoxy. Locke embarked upon proving the reasonableness of Christianity at the cost of being accused of “heretic” or even “Mahometan’. Locke introduced “tolerance” as a basic principle promoting equal treatment to all religions including Islam. Hume, making no difference between monotheist religions, approached religious matters in a skeptical and even sometimes pejorative way. Islam received from Hume some sarcastic wit and ironical reference. Hume was in favor of polytheist-pagan religions in terms of courage, reason and tolerance. Paine constantly displayed a deep refusal of religions. Imposing Deism against all religions, he gives some sample from Islamic beliefs and practices when trying to show absurdity of existing religions. Despite their different approaches representing Tolerant, Skeptical and Deist viewpoints, it should be noted that they all agree on the conceivability of God by reasoning and experience
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 77 |