1970’lerde popüler olmaya başlayan ve eleştirel niteliği ağır basan post-modern ve post-yapısalcı yaklaşımlar, büyük anlatılardan biri olarak görülen liberal demokratik söylemin hâkimiyetini de sorgulamıştır. Büyük anlatılarla ilgili genel bir sorgulamanın damgasını vurduğu bu çağdaş tartışmalar, kısmen de modernliğe içkin gerilimleri miras olarak devralmıştır. Örneğin uzlaşı ile çatışma arasındaki gerilim bu tartışmalara yansımıştır (Flyvberg, 1998; 211). Hâkim liberal söyleme alternatif niteliğinde yeni demokratik modeller geliştirilmiştir. Günümüz akademik çevrelerinde birçok teorisyen, demokrasinin çok sayıda sorunu olduğu konusunda neredeyse hemfikirdirler ve bu sorunları giderecek çare arayışındadırlar. İşte böyle bir ortamda müzakereci demokrasi de diğer iki ana alternatifle (toplulukçu –komüniteryan- ve agonistik (çatışmacı) demokrasi) birlikte, siyasal sürecin ve kurumların nasıl daha demokratik kılınabileceği üzerine odaklanmıştır. Her bir model, temel tezini, liberalizmin zayıf noktaları üzerine inşa etmiştir. Örneğin, toplulukçu anlayışı benimseyenler değerlerin anlamı açısından topluluğun önemini vurgularken, agonistik model farklılık ve çatışmayı, müzakereci model de uzlaşı ve katılımı ön plana çıkarır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2011 |
Gönderilme Tarihi | 12 Mayıs 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 62 |