İslami Türk edebiyatının en yaygın türlerinden biri doğrudan Allah’ı, isim ve sıfatları ile anlatan eserlerdir. Şairler, doğrudan Cenab-ı Hak ile ilgili herhangi bir türde eser yazmayı kendileri için şeref ve dua vesilesi olarak görmüşlerdir. Neredeyse tüm divan şairleri ve mutasavvıf şairler Yüce Allah’ı tanıtma, onun varlığı ve birliğini ifade etme, ona yalvarıp yakarma, dua etme amacıyla pek çok eser kaleme almışlardır. Özellikle tevhid, münâcât ve esmâ-i hüsnâ türünde karşımıza çıkan bu tür eserler, manzum ya da mensur olarak yazılabilirler. Bu tür eserler, genellikle divanların bir bölümünü teşkil etmekle birlikte müstakil bir eser olarak yazılanlar da vardır. Söz konusu türlerden biri de doğrudan Allah’ın isimlerini konu alan esmâ-i hüsnâlardır. Esmâ-i hüsnâ konusu çerçevesinde yazılan eserler esmâ-i hüsnâyı tek tek sayan eserler, esmâ-i hüsnâ şerhleri, esmâ-i hüsnâ muammaları, esmâ-i hüsnânın havassını anlatan eserler şeklinde tasnif edilebilir. Türk edebiyatında esmâ-i hüsnâyı konu alan şairlerden biri de XIX. asırda yaşamış bir Uşşâkî şeyhi olan Abdurrahman Sâmî Saruhânî’dir. Çalışmamızda öncelikle bir edebî tür olarak esmâ-i hüsnâ ve Türk edebiyatında yazılan manzum esmâ-i hüsnâlar ile ilgili bilgiler verilecektir. Sonrasında Abdurrahman Sâmî Sarûhânî ve eserleri tanıtılacak, şairin “Kasidetü’l-Esmaü’l-Hüsna” adlı manzumesi şekil ve muhteva bakımından incelenecek, çalışmamızın sonunda söz konusu manzumenin transkripsiyonlu metni verilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2022 |
Gönderilme Tarihi | 3 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |