Kolektif bilinç dışının ürünü olan destan, arketipsel sembolleri ihtiva eden bir anlatı türüdür. Bu bağlamda Belagerdan Destanı, Türk kültürünün zenginliğini aksettiren önemli bir hazinedir. Özbek kültür dairesinde gelişen Belagerdan Destanı’nda, Köroğlu’nun oğlu Avazhan’ın kendiliğe ulaşma yolculuğu ele alınmıştır. Kendi içsel benine varmak için maceraya atılan kahramanın seyahati, Joseph Campbell tarafından monomitin çekirdeği olarak ifade edilen “ayrılma, erginleşme ve dönüş” aşamaları ile uyumludur.
Destanda kahramanın maceraya çağrılışı, üvey annesi Yunus Peri’nin, Gırat’ı yanına alarak memleketine kaçmasıyla başlar. Hanımının ve atının kendisini terk etmesiyle güçsüz düşen Köroğlu, Tevekkel mağarasında inzivaya çekilir. Avazhan, babasını bu durumdan kurtarmak amacıyla Erem Bağı’na doğru yolculuğa çıkar. Yaya olarak ilerlediği çöl yolculuğundan sonra Bela Dağı’nda ve Kızıl Kule’de olağanüstü varlıklarla mücadele eder. Tünel kazmak suretiyle periler ülkesindeki cam havuza ulaşır ve burada annesiyle karşılaşır. Annesi tarafından zindana kapatılan kahraman, ruhi bir tekâmülün ardından zindandan kurtulur. Erginleşme yolculuğu boyunca Zenger şehrindeki sınavları da başarıyla yerine getiren Avazhan, bireyleşim sürecini tamamlamış şekilde dönüş yoluna ulaşır. Bütün bu aşamalar içerisinde bilinçaltına ait sembolleri yansıtan varoluş mekânlarının anlatıya üstün bir değer kattığı görülür.
Belagerdan Destanı’nda yer alan mekân sembollerinin kahramanın ruh hâli ile imgesel açıdan uyumlu olduğu açıktır. Destanda ayrıca kolektif bilinç dışına ait arketiplerin kahraman, olağanüstü varlıklar ve mekân arasındaki ilişkiye ontolojik anlamda destek verdiği söylenebilir. Bu makalede, Belagerdan Destanı’nda arketipsel güç taşıyan mekân sembolleri, kahramanın serüveni bağlamında incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2023 |
Gönderilme Tarihi | 27 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |