Geniş mekânlar içinde en çok göze
çarpan unsurlardan biri olan deniz, dünden bugüne insanoğlunun hayatının
ayrılmaz bir parçası olmuştur. Genişlik, derinlik, büyüklük, sınırsızlık, hareketlilik-dinginlik;
çeşitli canlılara, inci ve mercan gibi kıymetli şeylere kaynaklık; gezinti ve
sefer alanı olma; huzur-huzursuzluk verme gibi hususlara sahip deniz, bu zengin
birimleriyle şiirde en çok kullanılan ve çağrışım değeri yüksek bir gösterge
olmuştur. Başta teşbih olmak üzere çeşitli edebî sanatlarla şiirsel düzleme
aktarılan deniz, özellikle aşk, neşve, coşku, hayret; şaşkınlık, korku, endişe
gibi çeşitli soyut kavramların dile getirilmesinde önemli bir rol üstlenmiştir.
Bu çerçevede deniz ve denizle ilgili göstergelerin Türk şiirinin hemen her
döneminde zengin kullanımlarına rastlanır.
Şiirlerinde deniz göstergesine
sıkça yer verenlerden biri de mutasavvıf şair Ahmed Kuddusî’dir. Şair, divanında
deniz göstergesinin karşılıkları olan “bahr, derya, ummân, lücce, yem” göstergelerine
sıkça başvurmuş bunlarla “aşk, atâ, fenâ, feyz, gam, gurur, günah, hatâ, ilim,
irfan, isyan, kerem, mahv, marifet, muhabbet, mürüvvet, rahmet, safâ, sevda, tembellik,
hayret, tevhid, vahdet, vefâ, zillet” gibi soyut kavramları ilişkilendirmiştir.
Özellikle teşbih-i beliğ’in ön plana
çıktığı bu kullanımlarda renkli ve zengin çağrışımlar uyandırmıştır.
Bu çalışma
kapsamında Kuddusî’nin şiir dünyasında deniz göstergesinin teşbih-i belîğ
çerçevesinde diğer kavramlarla nasıl ilişkilendirildiği üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ocak 2019 |
Gönderilme Tarihi | 7 Ocak 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |