Çalışma, Doğu Blokunun yıkılması ve SSCB’nin dağılmasıyla bölgesel güç aktörü haline gelmek isteyen Türkiye’nin, dış politikasında Türki Cumhuriyetlerle yakın ilişki tesis etmek amacıyla belirlediği stratejiler ile bu kapsamda izlediği yöntemleri değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Böylece çalışmanın başlıca amacı, Türkiye’nin, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra değişen bölgesel politikasını incelemek ve bu bağlamda Orta Asya Devletleri ile kurduğu siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkileri incelemektir. Bu amaçla çalışma boyunca, Türkiye’nin Orta Asya’ya yönelik politikası iki süreç çerçevesinde ele alınmıştır. Öncelikle, Türkiye’nin bu devletlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olarak, herhangi net bir çizgi belirlemeden, coğrafyayı incelemeden, yani hazırlıksız bir şekilde bölgede bir model (daha doğrusu “lider”) olma çabasına giriştiği ve Rusya Federasyonu’nu göz ardı ederek bölgedeki Rus etkisini kırmaya yönelik aktif bir politika izlediği 1991-1995 yılları arası dönem ele alınmıştır. İkinci olarak ise, Türkiye’nin, hem kendi gücünü, hem de bölgesel gerçekleri daha iyi tahlil eden, Rusya’yı dışlamayan, gerçekçi, dengeli ve karşılıklı işbirliğine dayalı politikalar üretmeye başladığı 1995’ten 2001 yılına kadar olan dönem incelenmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’nin, hatalarından pay çıkararak, daha gerçekçi politikalar ürettiği ve bu doğrultuda Orta Asya’yla ilişkilerinde “ağabeylikten kardeşliğe”, “patronluktan ortaklığa” yumuşak bir geçiş süreci sağlama yoluna gittiği görülmüştür.
Çalışma, Doğu Blokunun yıkılması ve SSCB’nin dağılmasıyla bölgesel güç aktörü haline gelmek isteyen Türkiye’nin, dış politikasında Türki Cumhuriyetlerle yakın ilişki tesis etmek amacıyla belirlediği stratejiler ile bu kapsamda izlediği yöntemleri değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Böylece çalışmanın başlıca amacı, Türkiye’nin, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra değişen bölgesel politikasını incelemek ve bu bağlamda Orta Asya Devletleri ile kurduğu siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkileri incelemektir. Bu amaçla çalışma boyunca, Türkiye’nin Orta Asya’ya yönelik politikası iki süreç çerçevesinde ele alınmıştır. Öncelikle, Türkiye’nin bu devletlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olarak, herhangi net bir çizgi belirlemeden, coğrafyayı incelemeden, yani hazırlıksız bir şekilde bölgede bir model (daha doğrusu “lider”) olma çabasına giriştiği ve Rusya Federasyonu’nu göz ardı ederek bölgedeki Rus etkisini kırmaya yönelik aktif bir politika izlediği 1991-1995 yılları arası dönem ele alınmıştır. İkinci olarak ise, Türkiye’nin, hem kendi gücünü, hem de bölgesel gerçekleri daha iyi tahlil eden, Rusya’yı dışlamayan, gerçekçi, dengeli ve karşılıklı işbirliğine dayalı politikalar üretmeye başladığı 1995’ten 2001 yılına kadar olan dönem incelenmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’nin, hatalarından pay çıkararak, daha gerçekçi politikalar ürettiği ve bu doğrultuda Orta Asya’yla ilişkilerinde “ağabeylikten kardeşliğe”, “patronluktan ortaklığa” yumuşak bir geçiş süreci sağlama yoluna gittiği görülmüştür.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 22, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 6 Issue: 1 |
Correspondence
Phone: +90 216 280 34 81
Fax: : +90 216 280 34 95
Address: Medeniyet Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi
Mahir İz Caddesi No:17/1 Altunizade, Üsküdar/İstanbul, TURKEY
sezai.oztop@medeniyet.edu.tr