Paranın, malların, sermayenin ve işçilerin küre çapında hiçbir engele
takılmadan dolaşması olarak bilinen küreselleşme olgusu, bir yandan eski
kentleri dönüştürürken öte yandan küresel kentler yaratmıştır. Çokkültürlülük perspektifini geliştiren bu
yeni kent modeli, yeni bir markalaşma cazibesine yol açmış ve çoğulcu bir
toplumsal yapının önünü açmıştır. Öte yandan küreselleşme yerel ve geleneksel
olanı ve kültürel çoğulculuğu ortadan kaldırarak şehir hayatını tektipleşme
tehdidi de getirdiğini dikkate almak gerekir. Bu makale, kent, küresel kimlik
ve markalaşma arasında korelasyon kurarak küresel dönemde nasıl bir kent
modelinin hakim kılınması gerektiği hususunda alternatif görüşler sunmaktadır.
The phenomenon of globalization, known as the wandering of money, goods,
capital, and workers without any obstacles in the sphere, on the one hand,
transforms the previous cities into the brand ones and creates the global
cities, on the other hand. This new model which develops the multicultural
perspective led to the emergence of a new attractivity on branding and paved
way of the pluralistic social structure.
On the other hand, globalization needs to take into account the threat
of uniformity in urban life by eliminating local and traditional and cultural
pluralism. This study provides an alternative view on how a city model should
dominate in the global era by correlating among urban identity, global identity
and branding.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 1 Issue: 3 |
Creative Commons Lisansı
This work (journal) is lisenced under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-No Derivative 4.0 International License.