Bu çalışma, çeşitli toplumsal grupların davranışsal etkileşim içerisinde kendi tercihlerini nasıl belirlediği ve kamu politikalarına dönüştürdüğünü açıklamaya çalışan, politik çoğulculuk kuramını anlama girişimidir. Toplumsal, kurumsal ve ideolojik pratiklerin çeşitliliğine önem veren politik çoğulculuk, tarihsel olarak klasik ve çağdaş çoğulculuk olarak iki dönemde ele alınabilir. Çalışmada, bu iki dönemin ayırt edici özellikleri ile çoğulculuğun konjonktürel olarak yaşadığı dönüşüm özlü bir biçimde çözümlenmeye çalışılmıştır. Devletin kutsanmasına varan mutlak egemenlik anlayışına karşı temkinli bir tutum izlememizi söyleyen çoğulculuk anlayışının savları, Ortaçağ Avrupa toplumu içerisinde filizlendi. Devletin kutsallık perdesinin kalkması, dokunulmazlık veya eleştirilemezlik zırhının kaybolması anlamını taşımaktadır. Farklı düşünce ve farklı düşüncelere dayalı örgütlenmeler, toplumsal çeşitliliği artırırken, demokrasinin gelişmesine de katkıda bulunur. Öyle ki, sivil toplumun gücü arttıkça, devlet toplumsal olarak kontrol edilebilir hale gelir. Diğer bir deyişle, kurumsal ve toplumsal çoğulculuk, bir yandan hakların korunmasına diğer yandan da toplumun politik gelişmesine hizmet eder. Yeni Çoğulcuların değerlendirmelerinde, seçim veya partiler arası rekabet gibi geleneksel politikalar ikincil öneme sahiptir. Tüm kusurlarına ve başarısızlıklarına rağmen, Batı tarzı liberal devletin modern çağın en rasyonel ve en ileri yönetsel örgütlenmesi olduğuna inanmayı sürdürmektedirler. Sınıfa dayalı siyasi bölünmelerin azalacağını, sanayi sonrası toplumlarının ideolojilerin tahakkümünden kurtulacağını ve temsili kurumların devlet işleyişi üzerindeki etkisinin azalacağını kabul ederek, özel girişimciliğin öneminin artacağı savunurlar. Bu nedenle devlet, başta ekonomi olmak üzere toplumsal yaşama müdahalelerine son vermeli, çıkar gruplarının özgürce rekabet etmesine izin verilmelidir. Politik çoğulculuk, çok farklı çıkarlara sahip çeşitli toplumsal grupların bir arada yaşayabilme koşullarını hazırlamak için ciddi açılımlar sağlamakla birlikte iktidar, egemenlik gibi toplumsal olguların doğasının nötr olarak kabul edilmesi, somutu açıklamaya ilişkin savlarında yetersizliklere yol açmaktadır.
This study is an attempt to understand the theory of political pluralism, which tries to explain how various social groups determine their social preferences through behavioral interaction and transform them into policies. Political pluralism, which attaches importance to the diversity of social, institutional and ideological practices, can be considered historically in two periods as classical and contemporary pluralism. In this study, the distinctive features of these two periods and the conjunctural change experienced by pluralism are also tried to be analyzed succinctly. The arguments of both classical and contemporary understanding of pluralism tell us to take a cautious attitude towards the understanding of absolute sovereignty, which has sprouted in the medieval European society and reached the consecration of the state. It means the lifting of the veil of holiness of the state, the loss of the armor of immunity. Organizations based on different ideas and opinions increase social diversity and contribute to the development of democracy. So much so that as the power of civil society increases, the state becomes socially controllable. In other words, institutional and social pluralism serves the protection of rights on the one hand, and the political development of society on the other. Traditional policies such as an election or inter-party competition are of secondary importance in the evaluations of the New Pluralists. Despite all its flaws and failures, they continue to believe that the Western-style liberal state is the most rational, and most advanced administrative organization of the modern era. They argue that the importance of private entrepreneurship will increase, recognizing that class-based political divisions will decrease, post-industrial societies will be liberated from the domination of ideologies, and the influence of representative institutions on the functioning of the state will decrease. For this reason, the state should stop its interventions in social life, especially in the economy, and interest groups should be allowed to compete freely. Political pluralism offers serious expansions to prepare the conditions for the coexistence of various social groups that have got very different interests. However, the acceptance of the nature of social phenomena such as power and sovereignty as neutral leads to inadequacies in their arguments regarding concrete explanation.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Public Administration, Political Science |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 9 Issue: 1 |