1989 yılı Polonya’da komünizmin sonlandığı ve demokrasiye geçişin başladığı bir dönüm noktasıdır. Bundan sonraki süreçte ülkede liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisine adaptasyon ve yeni sosyal kimlik yapılanması öne çıkmıştır. Avrupa’ya geri dönüş her ne kadar sancısız gerçekleştirilmeye çalışılsa da bu pek mümkün olamamıştır. AB’ye üyelik süreci tartışmalı olduğu gibi, üyelik sonrasında da tartışmalar devam etmiştir. Polonya ve AB arasında karşılıklı şüphecilik varlık göstermiştir. Bu şüphecilik Polonya’nın sadece seçili ortak politikalara sıcak bakması sonucunu doğurmuş, bu sayede de Avrupa bütünleşmesindeki farklılaştırmayı besleyen aktör konumuna gelmeye başlamıştır. Bu ülkenin liberal demokrasiye uymayan tercih ve uygulamaları da AB tarafında Polonya’nın izlemeye alınmasına yol açmıştır. Bu makalede Polonya ile AB ilişkilerinin Avrupa’da farklılaştırılmış bütünleşmeye doğru niçin kaydığı kuramsal referanslarla açıklanmaktadır. Makalenin ana argümanı, AB ile Polonya arasında yüksek düzeyli bir bağımlılık ve yüksek düzeyli bir siyasallaştırma olduğu için bütünleşmenin farklılaştırılmasının kaçınılmaz hale geldiğidir.
The year of 1989 was a turning point in Poland where communism ended and the transition to democracy began. In the next period, liberal democracy and adaptation to free market economy and new social identity structuring came forward in the country. Although returning to Europe was attempted to be painless, this was not possible. Poland’s accession process to the European Union (EU) was controversial and the controversy continued after the accession. There was mutual scepticism between Poland and the EU. This scepticism has led Poland to favor only selective common policies, and thus, it has started to become an actor that nurtures the differentiation in European integration. Its preferences and practices that do not conform liberal democracy have led the EU to monitor Poland. This article tries to explain why Poland and EU relations have shifted towards differentiated integration in Europe, within a conceptual framework. The major argument of this article is that because a high level of interdependence and politicization exists between Poland and the EU, differentiated integration has become unavoidable.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 28 Issue: 2 |