İşletilmekle ürün veren eşyaların değeri, kaynakların günbegün tükenmekte olduğu dünyamızda giderek artmaktadır. Bu duruma bağlı olarak girişimciler, işletme faaliyetine çoğu zaman, kar elde etmeye koşullanacak kapitali satın alamaz halde yönelirler. Bu gerçek, girişimcileri ürün kirası sözleşmelerine yakınlaştırmaktadır. Bu sözleşme tipi, sermayesi kısıtlı olan girişimciler tarafından rağbet görmesinin yanı sıra, kimi zaman mülkiyet edinmeye nazaran daha karlı olabilmektedir. Bunun için ekonomik bakımdan güçlü girişimciler tarafından da tercih edilmeye başlanmıştır. Ürün kirası sözleşmesinin kullanımının yaygınlaşmaya başlaması ile beraber sözleşme tipine bağlı soru ve sorunlara da çözüm üretme arayışları boy göstermiştir. Bu sorunlardan birini de şüphesiz ki, kira konusunun iadesi oluşturmaktadır. İşletilebilme kabiliyeti bulunan kaynakların sayısını muhafaza etme kaygısı, haksız zilyetlikte iade hükümlerinin ürün kirası sözleşmesi ekseninde uygulanıp uygulanamayacağı hususunu düşünmeye sevk etmiştir. Bu düşünme faaliyetini gerçekleştirirken, önce ürün kirası sözleşmesinin kurulması, devamı ve sona ermesi aşamalarında meydana gelebilecek haksız zilyetlik olasılıkları ortaya konulmuş, sonrasında haksız zilyetlikte iade rejiminin sözleşme ilişkisine uygulanıp uygulanamayacağı noktası özellikle irdelenmiştir. Konu hakkında yapılan tespitlerin ardından, “yarışma teorisi” baz alınarak, haksız zilyetlikte iade rejiminin ürün kirası sözleşmesine uyarlanarak uygulanması hakkında bir panorama ortaya konmaya çalışılmıştır.
Ürün kirası sözleşmesi haksız zilyetlikte iade yarışma teorisi haksız zilyetlikte iade rejiminin ürün kirası sözleşmesine uyarlanarak uygulanması
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 22 Sayı: 3 |