Al-Bukhārī’s al-Jāmi‘ al-Ṣaḥīḥ has been the subject of many scholarly studies in the context of the relations between hadiths and chapter titles. Each of these studies aims at a better understanding of al-Bukhārī and his work. The fact that al-Bukhārī’s chapter titles and their relation with hadiths have been the subject matter of many studies is related to the authenticity of his findings on hadiths. On the other hand, it is a fact that the relation between hadith and chapter title in Ṣahīḥ al-Bukhārī is not always clear and needs careful study. Therefore, in this article through analysis of Ṣahīḥ al-Bukhārī, we dwell on the sub-chapter of Ayyam al-Jāhiliyyah which belongs to the end section of the chapter Manāqib al-Anṣār containing nineteen hadiths about the period of Jāhiliyyah. We have analysed the place of the chapter title within the totality of the work, its content, and the relation of hadiths with the chapter title. In this fashion, we have attempted to contribute to the studies about al-Bukhārī’s method of hadith classification and his deductions from hadiths. With the analysis of the relevant chapter, we have tried to identify the deductive findings of al-Bukhārī and clarify the meaning of al-Bukhārī attached to the concept of Jāhiliyyah. We have noticed that although it is possible to see in other hadith collections the mention of Jāhiliyyah manners in some chapter titles about aḥkām (rulings, judgments), Ṣahīḥ al-Bukhārī is distinguished among others as it makes the Jāhiliyyah period an independent and in-depth section among siyar (life of the Prophet Muḥammad) chapters. The opening of an independent section in a hadith book to describe the Jāhiliyyah period is a specificity of al-Bukhārī. Of the nineteen hadiths al-Bukhārī transmitted in this section, five of them are marfū‘, thirteen are mawqūf, and one is maqṭū‘. This concurs with findings that he was rather keen to describe the Jāhiliyyah period based on the companions’ words. Subsequently, in this article, we have identified the common features and focus points of the transmitted hadiths of al-Bukhārī. Moreover, the meaning al-Bukhārī gave to the term Jāhiliyyah, how he described the Jāhiliyyah period, and how he evaluated the transit from Jāhiliyyah to Islam is studied. We have tried to identify the relevance of the nineteen hadiths with the chapter title in reference to the commentaries written on Ṣahīḥ al-Bukhārī starting from Fatḥ al-Bārī. Our findings support the idea that al-Bukhārī wanted to draw a historic depiction of Jāhiliyyah under this chapter title. In fact, according to al-Bukhārī, Jāhiliyyah in the sense of “life before Islam” is a process that partially continued after the Prophet’s call. That Jāhiliyyah is a situation before Islam that is relative since people who did not yet answer the Prophet’s call and the regions where Islam still did not govern are accepted to be in the Jāhiliyyah period. Therefore, it does not escape our attention that in al-Jāmi‘ al-Ṣaḥīḥ the term Jāhiliyyah has a multi-layered meaning. As a matter of fact, al-Bukhārī’s description of Jāhiliyyah is not a picture of absolute negativity. Instead, al-Bukhārī collected and brought together the hadiths that inform us that some of the faith, observances, and social acceptance of the Jāhiliyyah period –which were beneficial– were preserved in the Islamic period and some were partially altered whereas others were totally changed. The transmissions about the existence of belief in tawḥīd, ‘Ashūra fasting, and qasāma practice in unsolved murder cases during the Jāhiliyyah period are some practices that continued in the Islamic period. The hadīths about these practices is an indication that some historical continuity is in effect in the transition from Jāhiliyyah to Islam. On the other hand, some Jāhiliyyah manners and practices such as the exercise of nasī’ and giving an oath on ancestors were radically rejected by Islam. This makes us deliberate that al-Bukhārī did not formulate the concept of Jāhiliyyah as “the total other of Islam” on all fronts. According to him, together with its positive and negative sides, Jāhiliyyah is the name of a historical period. Al-Bukhārī’s hadith transmissions in the relevant section demonstrate that some religious observances and some social and legal practices of the Jāhiliyyah are preserved in the Islamic period and that the transit from Jāhiliyyah to Islam exhibits a social fluidity and continuity not always necessarily observed in a revolution. From this vantage point, we can maintain that Ṣahīḥ al-Bukhārī’s description of the Jāhiliyyah period offers important data for the studies in the field of social transformation.
Ṣahīḥ al-Bukhārī al-Bukhārī Chapter of Ayyām al-Jāhiliyyah Social Transformation Jāhiliyyah
Buhârî’nin el-Câmi‘u’s-sahîh’i, hadis literatüründe hadis-bab başlığı ilişkisi bağlamında pek çok çalışmaya konu olmuş, bu çalışmaların her biri ile eserin ve musannifin daha iyi anlaşılması hedeflenmiştir. Buhârî’nin bab başlıklarının, bab başlığı ile hadis münasebetinin çok sayıda çalışmaya konu olması, onun hadislerden elde ettiği sonuçların özgünlüğüyle ilgilidir. Öte yandan Sahîh-i Buhârî’deki hadis-bab başlığı münasebeti her zaman açık ve net değildir, çoğu defa dikkatli bir tetkiki gerektirmektedir. Bu çalışma Sahîh-i Buhârî’yi “Menâkıbü’l-ensâr” bölümünün sonlarında yer alan ve Câhiliye dönemi ile ilgili 19 rivayet içeren “Eyyâmü’l-Câhiliye” babını bab-hadis ilişkisi bağlamında tetkik etmeyi hedeflemektedir. Bu bab başlığının eserin geneli içerisindeki yeri, muhtevası, hadislerin bab başlığıyla ilişkisi incelenmiştir. Böylelikle Buhârî’nin tasnif usulünü ve istidlallerini anlamaya yönelik çalışmalara bir katkı sunulmuştur. İlgili babın tetkiki ile hem musannifin babın içinde naklettiği hadislerden elde ettiği sonuçların tespiti hem de câhiliye kavramına verdiği mananın anlaşılması hedeflenmiştir. Sahîh-i Buhârî dışındaki hadis musannefatının ahkamla ilgili bazı bab başlıklarında Câhiliye dönemi âdetlerine değinilmişse de Sahîh-i Buhârî’de diğer eserlerden farklı olarak siyer babları arasında müstakil ve kapsamlı bir başlık hâlinde Câhiliye dönemi konu edilmiştir. Câhiliye dönemini çeşitli yönlerden tasvir etmek üzere bir hadis kitabında kapsamlı bir bölüm oluşturulması Buhârî’ye özgü bir faaliyettir. Buhârî’nin bu başlık altında naklettiği 19 rivayetin 5’i merfû, 13’ü mevkûf, 1’i maktûdur. Bu durum onun Câhiliye dönemini daha ziyade sahabe sözlerinden hareketle tasvir ettiğini gösterir. Bu çalışmada Buhârî’nin aktardığı hadislerin ortak içeriklerinden ve vurgularından yola çıkılmış, böylece onun câhiliye kavramına verdiği anlamın yanı sıra Câhiliye dönemini nasıl tasvir ettiği, câhiliyeden İslam’a geçiş sürecini nasıl okuduğu da araştırılmıştır. İlgili başlık altında yer alan rivayetlerin her birinin bab başlığıyla münasebeti Fethu’l-Bârî başta olmak üzere Sahîh-i Buhârî şerhleri üzerinden tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen veriler, Buhârî’nin bu bab başlığı altında bir câhiliye tarihlendirmesi yapmayı hedeflediğini göstermektedir. Anlaşıldığı kadarıyla Buhârî’ye göre câhiliye “İslam öncesi yaşantı” anlamında bi‘setten sonra da yer yer devam etmiş bir süreçtir. Câhiliyenin İslam’ın öncesi olma durumu izafi bir değer taşımaktadır. Bi‘set sonrasında da henüz Müslüman olmamış kişiler veya İslam’ın hâkim olmadığı bölgeler Câhiliye döneminde kabul edilmişlerdir. Bununla birlikte el-Câmi‘u’s-sahîh’in bütününde câhiliye kavramı çok katmanlı bir anlam taşımaktadır. Keza Buhârî’nin câhiliye tasviri sadece olumsuz yönleri öne çıkaran bir nitelikte değildir. Musannif, İslam öncesi tarihî bir dönem anlamıyla ele aldığı câhiliyenin inanca, ibadetlere ve sosyal hayata dair bazı kabullerinin İslam döneminde devam ettiğine, bazı hususların kısmen, bazı hususların tamamen değiştiğine dair haberler derlemiştir. Câhiliye döneminde tevhid inancının, aşura orucunun ya da faili meçhul cinayetlerde kasâme tatbikinin varlığına dair nakledilen rivayetler İslam dönemiyle devam eden uygulamalardır. Bu uygulamalara dair rivayetler câhiliyeden İslam’a geçişteki tarihsel sürekliliğe delalet eder. Buna karşın yine ilgili bab başlığında aktarılan haberlere göre nesî tatbiki, atalar adına yemin gibi bazı câhiliye âdetleri İslam ile kökten reddedilmiştir. Bu durum Buhârî’nin câhiliye kavramına her yönden İslam’ın “öteki”si anlamını yüklemediğini düşündürmektedir. Ona göre câhiliye olumlu ve olumsuz özellikleriyle bir dönemin adıdır. Musannifin ilgili bölümde aktardığı haberler, Câhiliye döneminin bazı ibadetlerinin, sosyal ve hukuki hayata dair birtakım uygulamalarının İslam dönemine de intikal ettiğini, câhiliyeden İslam’a geçiş sürecinin sosyal akışkanlık içinde devrim niteliği taşımaksızın devam ettiğini göstermektedir. Bu yönden, Sahîh-i Buhârî’deki Câhiliye dönemi tasvirinin, sosyal değişim alanında yapılacak çalışmalar için de önemli veriler sunduğu belirtilebilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 27, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi açık erişimli bir dergidir
Açık Erişim Politikası için tıklayınız.