Abstract
Yalan haber tanımlaması içerisinde yer alan ikili ayrımdan; dezenformasyon ve mezenformasyon kavramlarının tanımından hareketle yalan haberi üretmedeki ve yaymadaki niyetler okunabilir. Dezenformasyon kavramına göre “kötü niyet” taşımama özelliğiyle farklılaşan mezenformasyon kavramının çok da masum davranışları tanımlamadığını; sosyal medya platformları aracılığıyla paylaşılan yanıltıcı ve yönlendirici mesajların, yalan haber meselesinin merkezinde yer aldığını ayrıca belirtmek gerekir. Son dönemde Covid-19 salgının ortaya çıkmasıyla birlikte hastalık hakkında geliştirilen söylentiler bir çığ gibi büyüyerek neyin doğru neyin yanlış olarak kodlanacağının muğlaklaştırıldığı yeni bir iletişim ortamına işaret etmektedir. Bu çalışmayla birlikte, kulaktan dolma ve çoğunlukla bilimsel bir veriye dayanmayan bilgilerin, insan sağlığını tehlikeye atacak kadar etkili olduğuna dikkat çekilmek istenilmektedir. Ayrıca, insanların bilinçsiz olarak paylaştığı sağlık konusundaki yanlış bilgilerin, topluma nasıl zararlar verebileceğine; tüm bu faaliyetlerin yöntemlerine, başlıca türlerine, amaçlarına ve sonuç olarak da kullanıcılar nezdinde ulaşılabilecek muhtemel çözümlere, ilgili literatür kapsamında odaklanılmaktadır. Tüm bu unsurları, dönüşen iletişim deneyimleri ve Covid-19 pandemisinde yaşanılan tecrübeler çerçevesinde belirli bir örneklem üzerinden ortaya çıkarmayı hedefleyen çalışmanın ayrıca, yanlış bilgi kullanımına karşı medya kullanıcılarının istifade edebileceği bir kılavuz oluşturma amacı taşıdığını da belirtmek gerekir.