Abstract
Türkiye'de öteden beri var olan ekonomik kriz eğilimleri özellikle son birkaç yılda kendisini
dozu gittikçe artan biçimde duyurmaya başladı; uzun süre bazı çevrelerce parasal kriz biçiminde
algılanan veya kamuoyuna o şekilde sunulan sorunun özünde bir reel kriz olduğu içinde
bulunduğumuz 1994 yılının ilk ayında çok net bir biçimde görüldü.
Problemin parasal boyutunda Türkiye'de kamu kesimi finansman açıklarının ağırlıklı olarak
bulunması, çözüm için yeni gelir kaynaklarının bulunmaya çalışılması, dünya literatüründe yaklaşık
yirmi yıldır tartışılan bir konuyu, son bir iki yıl içinde Türkiye’nin ekonomik konulara ilişkin tartışma
gündeminin baş maddelerinden biri durumuna getirdi: Bu konu kural dışı ekonomik faaliyetlerdir.