Denizyolu taşımacılığı dünya ticaretinde çok önemli bir işlev görmektedir. Maliyetlerin düşük
olması ve nakliye sürecinde bürokratik engellerin olmaması bu taşımacılık türüne fonksiyonellik
kazandırmaktadır. Ancak denizyolu taşımacılığı aynı zamanda deniz ve hava kirliliğine neden olmakta,
çeşitli nedenlerle ekosistemlere zarar vermektedir. Günümüzde denizler sadece taşımacılık faaliyetleri
nedeniyle değil karasal boşaltımlar ve denizlerde meydana gelen kazalar gibi nedenlerle de ciddi bir
kirlilik tehdidi ile karşı karşıyadırlar. Küresel nitelik taşıyan bu sorunun çözümü için özellikle IMO
öncülüğünde çalışmalar yapılmaktadır. Deniz kirliliği Türkiye’nin de gündeminde bulunmaktadır.
Deniz kirliliği sorununun çözümü doğrultusunda ulusal düzeyde çalışmalar yapılmakta ve uluslararası
katılımlar gerçekleştirilmektedir. Türkiye ve özellikle de Türk Boğazları bu yoğun deniz trafiği ve deniz
kirliliğinden etkilenmektedir. İstanbul Boğazı ele alındığında ise onun denizyolu taşımacılığı açısından
öneminin gittikçe arttığı ve buna bağlı olarak deniz kirliliği sorunuyla artan bir şekilde yüzleştiği
görülmektedir. İstanbul Boğazı’nın uluslararası statüsü Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin revize edilmiş
hali olan 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile belirlenmiştir. Montrö Sözleşmesinin imzalandığı
1936 yılından bu yana boğazlardaki yoğunluk önemli bir artış göstermiştir. İstanbul Boğazı’ndan
yılda yaklaşık 50.000 geminin geçiş yaptığı bilinmektedir. Yoğun gemi trafiği, çevre üzerinde oluşan
olumsuz etkiyi her geçen gün arttırmaktadır. Bu çalışma kapsamında İstanbul Boğazı’nda yaşanan
çevresel sorunlar çeşitli boyutlarıyla ele alınmıştır. Bu sorunların ortaya konulmasında deniz kirliliği
ve hava kirliliğine ilişkin araştırmalar son derece önem taşımaktadır. Ancak gemilerden kaynaklanan
negatif çevresel etkilerin tam anlaşılmasında deniz kirliliği ve hava kirliliğine ilişkin incelemeler yeterli
olmamaktadır. Denizyolu taşımacılığı ve özellikle de gemilerin teknik özelliklerinden kaynaklanan
bazı işlemler deniz çevresi üzerinde çözülmesi oldukça güç problemlere sebebiyet vermektedir.
Çalışma kapsamında farklı gemi tiplerinin farklı negatif çevresel tesirler meydana getirdiği ortaya
konulmuştur. Araştırmada gemi kaynaklı çevre kirliliğinin tespit edilmesi ve çevre yönetiminin
planlanması sürecinde, farklı gemi tiplerine göre yapılacak analizlerin önem taşıdığı öne sürülmektedir.
Bu yaklaşımın ortaya konulacak politikalar ve geliştirilecek ulusal strateji için yeni bir bakış açısı
kazandıracağı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede Ro-Ro Gemilerinin hava kirliliği açısından diğer
birçok gemi tipine göre daha az olumsuzluğa neden olduğu belirtilmiştir. Ancak deniz kirliliği ve diğer
negatif çevresel etkiler bağlamında dolaylı da olsa bu gemilerden kaynaklanan birçok olumsuzluğun
ortaya çıkabileceği neticesine varılmış; pratik işleyişte ve yapılacak düzenlemelerde bu hususa dikkat
edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Denizyolu Taşımacılığı IMO Deniz Kirliliği Hava Kirliliği Ekosistem İstanbul Boğazı Ro-Ro Gemileri
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Political Science |
| Journal Section | Makaleler |
| Authors | |
| Publication Date | April 4, 2018 |
| Published in Issue | Year 2018 Volume: 6 Issue: 1 |