Sosyal sermaye,
son dönemlerde neredeyse sosyal bilimler alanında tüm disiplinler tarafından
incelenen bir çalışma alanı haline gelmiştir. Sosyal sermaye ile ilk ilgilenen
bilim insanları, sosyal sermayeyi salt toplumsal ilişkiler bazında inceleyerek
ilişkilerin ortaya çıkardığı sonuçları sosyal sermayenin güven, norm ve değer
boyutlarıyla incelemişler ve ilişkilerdeki aksaklıkları çözüme kavuşturmak
adına sosyal sermayeyi kullanmışlardır.
Literatürde
sosyal sermayenin işletme özelinde değerlendirildiği çalışmalar genellikle
sosyal sermayenin ölçümlenmesi ve ekonomik kalkınma üzerindeki etkileri üzerine
yoğunlaşmıştır. Ancak, sosyal sermayenin işletmelerin örgütsel düzeyinde de
incelenmesi de önemlidir. Nasıl ki toplumlar birey ve farklı kültüre sahip
değişik gruplardan oluşuyorsa, işletme örgütleri de ortak amaçlara ulaşmak
adına bir araya getirilmiş beşeri ve entelektüel sermayeye sahip birey ve
gruplardan oluşmaktadır. Çalışanlar, işletme içerisinde hem yöneticilerle hem
de örgütün diğer çalışanlarıyla karşılıklı olarak yakın ilişkiler geliştirmektedir.
Çalışma
kapsamında, sosyal sermaye yönetiminin örgütsel düzeyde işletmelere hangi
katkıları sağlayabileceği incelenmiştir. Sosyal sermayenin önemli bir boyutu
olan karşılıklılık (mütekabiliyet) ilkesi bu kapsamda toplumsal ilişkilerin
açıklanmasında kullanılan yönleri ile işletme örgütlerine uyarlanmıştır. İşletmelerde
maddi sermaye kadar beşeri ve sosyal sermayenin de yönetimi önemlidir ve
çalışmanın amacı sosyal sermayenin mütekabiliyet boyutunun örgütsel etkileri
üzerine odaklanmıştır. Ayrıca, çalışma kapsamında, örgütsel iklimi etkileyen
adalet, eşitlik gibi genel kabul görmüş kavramların mütekabiliyet çerçevesinde
örgütsel etkileri üzerinde değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 1 |