In recent years, most of the countries have tendency to make arrangements in the concept of liberty-safety, in which the safety has priority. While doing that, they use public order, social unrest and terrorism as an excuse. The base of that tendency is the 11th September attack in the United States of America. In fact, this date is a crucial point for the dilemma between freedom and safety. The approaches emerged at the end of the 19th century, which made up rights and freedom of human as a principle, replace with regulations in safety. However, a period, in which safety has a leading role, has started since this date. In addition, rights and liberty has been sacrificed for the sake of safety. As a result, such an attitude cause to reduction in area of law in terms of democratic constitutional state. It has currently discussed in many countries that whether freedom or safety is a leading purpose The debates that are emerged from the dilemma of liberty-safety are continued in the area of constitutional basic rights and arrangements and safety. For that reason, regulations about safety are regarded not only from national but also from international law and human rights aspects.In that article, the given authority to law enforcement officers, the use of force authority, some arrangements of law, which is known as Domestic Safety Law, which created great discussions, are observed
Son yıllarda birçok ülke, kamu düzenini, toplumsal olayları ve terörü öne sürmek suretiyle özgürlük-güvenlik denkleminde güvenliği önceleyen düzenlemeler yapma eğilimi göstermektedir. Bu eğilimin temelinde 2000’li yılların başlarında Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanan 11 Eylül saldırısı önemli bir yer tutmaktadır. Esasında bu tarih, özgürlük-güvenlik ikilemi bakımından bir tür dönüm noktası olmuştur. 19. Yüzyılın sonlarında ön plana çıkan ve insan hak ve özgürlüklerini ilke edinen yaklaşımlar, yerini güvenliği önceleyen düzenlemelere bırakmıştır. Nitekim bu tarihten itibaren hak ve özgürlükler, güvenlik uğruna feda edilir bir hal almaya başlamış, bu türden düzenlemeler, demokratik hukuk devleti anlamında hak ve özgürlükleri güvence altına alan hukuk alanının daralmasına yol açmıştır. Günümüzde pek çok ülkede, öncelikli hedefin özgürlük mü yoksa güvenlik mi olması gerektiği tartışılmaktadır. Özgürlük-güvenlik ikileminden yola çıkılarak yapılan tartışmalar, günümüzde anayasal temel hak ve özgürlükler ile güvenlik ekseninde sürmektedir. Bu sebeple, güvenlik konusunda yapılan düzenlemeler, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde hukuk ve insan hakları bağlamında ele alınıp değerlendirilmelidir.Bu makalede, özgürlük-güvenlik ilişkisi ile bu bağlamda özellikle kamuoyunda ciddi tartışmalara neden olan ve iç güvenlik paketi olarak adlandırılan kanunda yer alan birtakım düzenlemeler, kolluğa verilen yetkiler ve kolluğun zor kullanma yetkisi inceleme konusu yapılacaktır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 2, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Issue: 5 |