Abstract
Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet olaylarına sıklıkla rastlanmakta
ve bu durum toplumda ciddi bir huzursuzluk yaratmaktadır. Aslında
bu tür şiddet yasalarla çeşitli yaptırımlara tabi tutulmuştur. Örneğin,
eşinden fiziksel şiddet gören bir kadın haklı sebeple boşanma davası
açarak evlilik birliğini sona erdirebilecek (Türk Medeni Kanunu -TMKm.
162, 166/1), maddi ve manevi tazminatın yanı sıra diğer koşullar da
uygunsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir (TMK m. 174 vd.). Yine
kasten yaralama suçu (Türk Ceza Kanunu -TCK- m. 86 vd.) kapsamında
yer alan bu davranış nedeniyle şikâyet aranmaksızın adli mercilerce re’sen
soruşturma ve kovuşturma yürütülecek ve hükmedilecek ceza, suçun eşe
karşı işlenmesinden dolayı yarı oranında artırılacaktır (TCK m. 86/3-a).
Ancak temel yasalarda yer alan düzenlemelerin büyük bir çoğunluğu
şiddet uygulandıktan sonra uygulanan yaptırımlar içermektedir. Hâlbuki
şiddetin cezalandırılması kadar önlemesi de önemli bir husustur. Bu
nedenle 8 Mart 2012 tarihinde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kabul edilmiştir. Ancak
gerek öğretide gerekse uygulamada bu Kanun’a karşı birçok eleştiri
yöneltilmektedir. Bu çalışmanın amacı da 6284 sayılı Kanun’un, bu
Kanun’a yöneltilen eleştiriler çerçevesinde genel hatlarıyla incelenmesidir.
Bu arada çeşitli çözüm yolları da ileri sürülecektir.